Faşizm ölmez, sadece şekil değiştirir

İnsanlık tarihinin alnına kara leke olarak kazınmış en büyük savaş 2. Dünya Savaşı'dır. Bu savaşın altında nice çeşitli olaylar ve olgular vardır. Ancak egemen güçler ne planlasalar halktan karşılık bulmadığı sürece sonuç elde edemezler. Bu mantıktan hareketle, İtalya’da faşist Mussolini, Almanya’da faşizmden sadece ince bir iplikle ayrılabilecek kadar benzer nasyonel sosyalizmle Hitler, halk desteğiyle iktidara gelip, dünyayı kan gölüne çevirdiler.

Dünya demokrasilerinde kullanılmak için dahi modası geçmiş faşizm, ülkemizde her 10 yılda bir hortluyor. 7 Haziran 2015 seçimlerinde, HDP tarafından yalnız bırakılan AK Parti, 1 Kasım’da tek başına iktidar olunca HDP’ye tamamen sırtını döndü. Çözüm süreci boyunca müthiş bir demokratik olgunluk yaşadığımız süreç son buldu. Geldiğimiz noktada ise AK Parti ve HDP arasında olan bu siyasi kavga, diğer siyasi partilere çok farklı sirayet etti.

Öyle ki İYİ Parti milletvekili Yavuz Ağıralioğlu, HDP’li bazı vekillerin isimlerini kullanmalarını dahi kendisine fazla gördü. Yani eskiden Kürtçe isimler koymayı yasaklayan faşizm zihniyeti, şimdi yalnızca Kürt isimleri koyarak Kürtleri fişlemenin derdine düştü. Böylelikle daha heterojen bir toplum yaratıp, birlik ve bütünlüğümüzün altına dinamit koyuyorlar. Üstelik bunu milliyetçilik kılıfına büründürdükleri faşizm zihniyetiyle yapıyorlar. HDP’yi cüzzamlı gibi gören bu korkak yaklaşım, Millet İttifakı'nın beklediği patlamayı bir türlü yapamamasının da mutlaka bir sebebi. 2019 yerel seçimlerinde var olan zımni işbirliğine rağmen, sistematik faşist yaklaşım, toplumda karşılık bulmuyor.

Hal böyleyken AK Parti ise HDP ile görüşerek çok cesur bir hamle yaptı. Muhakkak AK Parti içinde bu görüşme için çatlak sesler çıkacaktır ama Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan çözüm sürecini bitirdik demedi.

Buzdolabına konulmuş süreç, tekrar masaya gelir mi? Türkiye’nin yüzyılı bildirgesinde aslında bu sorunun da cevabı var: “Kimlik siyaseti yerine birlik siyaseti. Kutuplaştırma siyaseti yerine bütünleştirme siyaseti. İnkâr siyaseti yerine kucaklama siyaseti. Tahakküm siyaseti yerine özgürlük siyaseti. Nefret siyaseti yerine özgürlük siyaseti.”