İhanetin Anatomisi: Neden Aldatırız?
İdeal olanı biliyoruz: Aldatmamak.
Ancak her konuda olduğu gibi, burada da işin içinde farklı dinamikler ve nedenler var.
Öncelikle kadın ve erkek aldatması arasındaki farklardan başlamak gerek.
Kadınlar, erkeklere oranla daha duygusal varlıklardır.
Bu nedenle aldatma motivasyonları da duygusal eksenlerde şekillenir.
Kadınlar genellikle duygusal boşluklarını doldurmak, kaybettikleri özgüveni yeniden kazanmak ya da –çok daha düşük bir oranla– karşılarındaki erkeğin bunu hak ettiğini düşündükleri için aldatma eğilimi gösterebilirler.
Duygusal bağ kurmadan yapılan aldatmalar kadınlarda oldukça nadirdir.
Erkeklerde ise tablo biraz farklıdır.
Bir erkeğin eşini veya hayatındaki kadını aldatması için mutlaka ona duyduğu sevginin azalması gerekmez.
Özellikle fiziksel aldatmalarda, heyecan arayışı, farklılık isteği ve anlık dürtüler en sık karşılaşılan nedenlerdir.
Duygusal aldatmalarda ise iş biraz daha karmaşık bir hal alır.
Bu durumu birkaç ana başlık altında ele alabiliriz:
İlk olarak, ailevi sorumlulukları üzerinden atamayan fakat eşine karşı aşkını ve heyecanını kaybetmiş erkekler vardır.
Çocuklar veya toplumsal baskılar nedeniyle beraberliğini sürdüren bu kişiler, duygusal ihtiyaçlarını ikinci bir uzun soluklu ilişkiyle karşılamaya çalışabilirler.
İkinci durum, erkeğin özgüven kaybıdır.
Özellikle kadının güçlü olduğu ilişkilerde bu daha sık görülür.
Kadının bağımsız olması, ayakları üzerinde durabilmesi, bazen erkeklerde "erkeklik" algısının zedelenmesine yol açar.
Bu da onları, yanında kendini daha güçlü hissedebileceği, daha bağımlı bir partner arayışına itebilir.
Ancak hangi gerekçeyle olursa olsun, kadın ya da erkek fark etmeksizin; duygusal ya da fiziksel boyutta olsun;
aldatmanın bir bahanesi olamaz, olmamalıdır.
Seviyorsanız, onunla kalırsınız.
Sevmiyorsanız, kendi hayatınızı zorlaştırmak pahasına da olsa dürüst olursunuz.
Ne kendi hayatınızı yarım bırakır ne de başkasının ömründen zaman çalarsınız.