Kim bu AK Parti’deki NEO-LİBERALLER?

Mehmet Uçum Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili. Bir anlamda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hukuki ve siyasi konulardaki fiili sözcülerinden biri. Birkaç yıldır Mehmet Uçum’un yaptığı açıklamaların, Cumhurbaşkanı’nın onayından geçmiş, onun iradesini yansıtan sözler olduğunu artık bilmeyen kalmadı.

Van’da mazbata abukluğuna yol açan kripto hukuki madrabazlıklar üzerine aportta bekleyen PKK ve onun legal görünümlü “siyasal” uzantılarının başlattıkları sokak çatışmalarının diğer şehirlere de yayılması üzerine Mehmet Uçum 3 Nisan günü bir açıklama yaptı ve bunu X’te paylaştı.

Paylaşımda yazılanlar, olan biteni farklı biçimde okumaya kalkışanlara ciddi bir İHTAR niteliği taşımaktaydı:

“Bu seçim sonuçlarını Türkiye’yi batının egemen güçlerine teslim edilme koşullarını oluşturduğu şeklinde okuyanlara Milli Devlet iradesi haddini bildirir. Van süreci tamamen hukuki bir süreç olarak yaşandı. Ama bu hukuki süreci daha tamamlanmadan “ayaklanma” çağrılarıyla istismar eden terör örgütünü ve legal görünümlü uzantılarını meşrulaştırmaya çalışanların Devlet de Toplum da farkında. Muhalefetin tüm aktörlerinin ve daha çarpıcısı İKTİDAR İÇİNDE YER ALDIĞI KABUL EDİLEN VE NEO LİBERAL ZEHİRLE ZİHİN DÜNYALARINI BATICILIĞA TESLİM ETMİŞLERİN Van olayında aldıkları tutumların kaydedildiğini de herkes fark eder.”

Açıklamanın tamamı X’te var, isteyen okuyabilir. (*)

KİM ONLAR?

Çok çarpıcı bir açıklama.

Peki kim o “Neo liberal zehirle zihin dünyalarını batıcılığa teslim etmişler…”

Benim bildiğim AK Parti’nin iktidara gelmesinden itibaren bu partiyi ve Erdoğan’ı “İslamcı” etiketiyle yaftalamaya hazır, askeri vesayetçi ve devlet içinde kilit idari noktaları elinde tutan çoğu CHP’li siyaset elitlerinin oluşturduğu Nomenklatura’nın dizginlenmesinde önemli rol üstlenen liberaller olmadıkları muhakkak.

Çünkü o liberaller 2013’ten başlayarak AK Parti’yi terk ettiler.

Gezi kalkışması, 17-25 Aralık yargı darbesi ve 15 Temmuz, kırılma noktaları oldu.

Bugün AK Parti’de benim bildiğim ve yukarıda anlattığım tarzda liberal yok ama Mehmet Uçum’un sözlerinden öyle anlaşılıyor ki NEO-LİBERALLER var.

Acaba onları daha farklı mı tanımlamak gerekir?

Misal MUHAFAZAKÂR LİBERAL gibi…

Uzun uzun araştırdım onların kim olabileceği konusunda ve ister istemez gözlerim seçim öncesinden itibaren yaşananlara, adayların tespiti ve önerilmesi konusunda görevlendirilen ve Cumhur İttifakı bünyesindeki partilerle görüşmeleri yürütmekle yetkilendirilen ÜST KURUL’a takıldı. Efkan Ala, Ali İhsan Yavuz ve Yusuf Ziya Yılmaz'dan oluşan bu Üst Kurul üyelerinin kastedilen isimler olduğu söylenebilir mi sözgelimi?

İddiam şu ki Efkan Ala bana göre yeni Neo-Liberal ekibin en önde gelen ismi.

Tabii bu fikrimi destekleyen bazı bilgiler de var.

Numan Kurtulmuş, Özlem Zengin gibi isimlerin yanı sıra seçim sürecindeki etkisi nedeniyle en çok o anılıyor.

Dahası AK Parti içinde, seçimde yaşanan travmanın sorumlularından biri olarak da kabul ediliyor kendisi. Özellikle aday listelerine tartışmalı isimlerin sokulması konusundaki dahli, akıl almaz biçimde seçim ve tanıtım KAMPANYALARI EMANET EDİLEN ERTAN AYDIN’ın arkasında olması, MHP ve Hüda-Par ile yürütülen müzakerelerde dilden dile aktarılan tuhaf ve anlaşılmaz davranışları, büyütecin onun üzerine tutulmasının nedenlerinden birkaçı.

Efkan Ala’nın başından itibaren MHP ile birlikte yürünmesine de Cumhur İttifakı’na da sıcak bakmadığı çok konuşulmakta. MHP ve AK Parti’nin ayrı adaylar göstermesi yüzünden muhafazakâr ve milliyetçi seçmenlerin toplamının neredeyse yüzde 80’i bulduğu dört ilde YRP ve CHP adaylarının kazanmasının sebebi de buna bağlanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, MYK konuşmasında bu dört ilde neler olduğunun da ayrıca incelemeye tabi tutulacağını söylemişti hatırlarsanız.

Aldığım bilgiye göre Efkan bey başkanlığındaki Üst Kurul’un MHP’ye teklifi “Üç büyük ilde bizi destekleyin. Diğer illerde herkes kendisi girsin” şeklindeydi. Haliyle bu teklif MHP’de büyük tepki gördü, daha sonra sürece Bahçeli ve Erdoğan dahil olunca bir parça toparlandı. Buna rağmen ortak adaylar ile girilemeyen birçok il yukarıda anlattığım üzere kaybedildi.

Bu arada Hüda Par ile görüşmeler ile ilgili söylenenler de ilginç. Aldığım bilgiye göre görüşme için kendilerini ziyarete gelen Hüda Par heyetine Efkan Ala’nın teklifi çok onur kırıcı bulunmuştu. Konuşma şöyle başlamış ve bitmişti:

Hüda Par: Seçimde ne yapacağız?

Efkan Ala: Bizi destekleyeceksiniz işte…

Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan Hüda Par ile görüşmelerin ne olduğunu sorduğunda ise Efkan Ala’nın cevabı “Efendim arkadaşlarla anlaşamamakta anlaştık” oluyordu.

En ilginç olanı da Şanlıurfa ile ilgili olandı. AK parti tarafından aday yapılmayınca istifa ederek YRP’den aday olan ve sonuçta seçimi kazanan Kasım Gülpınar başlangıçta aday olmayacaktı ve Üst Kurul’dan yalnızca şunu istemişti:

“Ben aday olmayacağım. Ama yeter ki mevcut Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül’ü aday göstermeyin. Çünkü hem partiyi hem de şehri çok yıprattı”

Ama dediğine göre Efkan Ala, Beyazgül’de diretmiş ve Şanlıurfa’nın haritadaki yeri de morarmıştı.

Peki, Efkan Ala’nın arkasında durduğu, partinin tüm aday belirleme sürecinde etkili olan ve şirketi vasıtasıyla tanıtım kampanyalarını yürüten ERTAN AYDIN KİM?

Onu da Oda tv internet sitesinde Hürrem Elmasçı müstear adıyla yazan Soner Yalçın anlatıyor.

Ahmet Davutoğlu sayesinde mesleki ve siyasi kariyer yapmış, AK Parti’de Ahmet Davutoğlu’nun gücünü artırmak için kurulan ikna odalarının başında olmuş, Davutoğlu gittikten sonra bir süre ortadan kaybolmuş ama yeniden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında yer almaya başlamış bir isim. Ertan Aydın’a yerel seçimlerde başta İstanbul ve Ankara olmak üzere, tüm kampanyaların emanet edildiğini de belirtelim bu arada.

AK Parti çevrelerinde konuştuğum kişiler, yenilginin sebepleri arasında Ertan Aydın’ın önerdiği isimleri de sıralıyor.

Ben Efkan Ala’yı çok tanımam ama hakkında 3 Eylül 2016 tarihinde, 15 Temmuz darbe girişiminden birkaç ay sonra bir yazı (**) yayınladım. İsteyenler okuyabilir. Oradaki yorumumun hâlâ arkasındayım.

Kendisi 28 Şubat sürecinde dik durmuş bir bürokrattı. 17-25 Aralık darbe girişimi sırasında bakan olarak atanmadığı halde son derece aktif bir tutum sergiledi ve ardından da bakan oldu. Şimdi hepsi ya kaçmış ya da tutuklu olan çakma FETÖ savcılarının hiçbirini dinlemeyerek müthiş bir öngörü sahibi olduğunu da kanıtladı. Efkan bey nasıl oldu da 15 Temmuz kanlı darbe girişimi öncesi ve sonrasında kendisinden beklenen performansı gösteremedi peki? Bunun sebebi de kripto FETÖ’cülerin etrafını sarması ve kendisini yanlış yönlendirmesiydi.

Aslında Diyarbakır ve Batman’daki valilikleri sırasında “Cana geleceğine cama gelsin” sloganıyla ünlenmiş ve bu liberal-demokrat tarzıyla çok konuşulmuştu hakkında. Ama o zamanın ruhu farklıydı. Çözüm sürecini elinin tersiyle iten PKK ve siyasal uzantılarının hakkından gelen ve bugün Diyarbakır’ı gidilebilir ve rahatlıkla gece sokağa çıkılabilir hale getiren Süleyman Soylu’ya da hakkını teslim etmek gerekir.

“Süleyman Soylu’dan sonra nihayet Diyarbakır’a rahat ve huzurla gidebiliyorum” demek ayıp oluyor biraz.

Umarım işittiklerim doğru değildir.  

(*) https://x.com/mehmetucum/status/1775619552363089977

(**) https://www.turkiyegazetesi.com.tr/kose-yazilari/fuat-ugur/efkan-alanin-istifasinin-nedeni-suleyman-soylu-icin-de-gecerli-593086