Kırılma anı

İnsan yaşamında kırılma anları vardır. Öyle bir andır ki, o olayın olması veya olmaması hayatı iki ayrı parçaya ayırır.

Siyasi tarihimizde de bu tür kırılma anları var. Ortalama her 10 yılımız bu anlarda verilen kararlar ile bambaşka noktalara evrildi ve tüm toplumumuzun yaşamı etkilendi.

Talat Aydemir’in ilk darbe denemesinde Cumhurbaşkanı’ndan, Başbakan’a herkesi kuşatıp, devlet erkanını tutuklayamayınca darbe girişimi başarısız olmuş, Talat Aydemir de cumhurbaşkanı olabilecekken idam edilmiştir. Adnan Menderes’in Meclis kürsüsünden İnönü’ye ayar vermesi, İnönü’nün “Sizi ben bile kurtamam” çıkışı 50’lerin siyasetine damga vurmuştur. 71’de Faruk Gürler, Demirel’i siyasetten silmeyi başaramayınca, 73’te Cumhurbaşkanlığına seçilememiştir.

80 darbesi sonrası Turgut Özal tek başına iktidara gelirken, hükümeti kurma görevi iki hafta boyunca kendisine tevdi edilmemişti. Herkes “acaba?” derken, Turgut Özal, Kenan Evren’i gördüğü an sarılarak, askeri mesafeyi yok edip, Başbakanlığı döneminde ülkenin nasıl bir ruh halinde olacağının sinyalini vermişti.

Siirt’te şiir okumasa, belki de Recep Tayyip Erdoğan 2002’de başbakan olmayacaktı. Son yıllarda yaşadığımız en büyük kırılma anı ise Selahattin Demirtaş’ın “Seni başkan yaptırmayacağız” çıkışı oldu. Bugün HDP’den bakan tartışması bile ortalığı yangın yerine çevirirken, Demirtaş böyle bir çıkış yapmamış olsa, belki de bugün MHP yerine Cumhur İttifakı'nın bir parçasıydı.

Daha önce Devlet Bahçeli, Meral Akşener’i yuvasına dönmeye davet etmiş, Akşener ise nezaketle bu teklifi geri çevirmişti. Dün de Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, basın önünde Akşener’in Millet İttifakı'nda olmasını anlamadığını söyledi. Meral Hanım'dan ise cevap jet hızıyla geldi. Cumhurbaşkanı’nın geçen hafta HDP ile yakınlaştığını, bu hafta kendisine yapılan davetin sebebinin ise seçimi kaybetme telaşı olduğunu söyledi.

Meral Akşener’e göre, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan Z kuşağı tabiriyle tüm tuşlara aynı anda basıyor. Ancak İYİ Parti-AK Parti yakınlaşma ihtimalini duymayan kalmamıştır. Bu artık tabanda bile ciddi anlamda konuşulan bir şey. Meral Hanım'ın dünkü cevabı ise belki de siyasi tarihimize geçecek kırılma anlarından bir diğeri oldu. Kim bilir belki 10 yıl sonra “Meral Hanım bu teklifi kabul etseydi bambaşka bir Türkiye’de yaşıyorduk” diyeceğiz.

İYİ Parti’nin özgüveni ve yükselen ivmesi takdire şayan. Fakat ülkemiz, dünyada gelişen siyasi akımlardan bağımsız değil. Amerika’da Trump, İngiltere’de Boris Johnson gibi isimler iktidara gelince, ülkemizde de milliyetçilik güçlendi. İktidar değişimine gidilmemesinin tek sebebi ise Sayın Cumhurbaşkanı'nın gemisine yaptığı muhteşem kaptanlığıydı.

Bugün ne Trump, ne Johnson iktidarda değiller. Üstelik istenmeyen adam ilan edilerek görevlerinden ayrıldılar. Görünen o ki, milliyetçiliğin ülkemizdeki etkisi de her geçen gün kırılacak. İYİ Parti bu ihtimalde, kabul etmediği bu teklifi çok arayabilir. Çünkü HDP’ye kategorik olarak karşı olan bir duruş sergiliyor. Peki AK Parti-HDP işbirliği değil de, HDP’nin sadece seçimi boykot etmesi ihtimalinde sonuç ne olur?