Öyle Bir Tarih Var ki… Her Şey Şimdi Başlıyor
Gökyüzü bazı günler yalnızca yukarıdan değil, yerin altından da konuşur. 28 Mayıs 2025 bir eşik. Görünürdeki sükûnetin altında dev dalgaların kıpırdadığı bu tarih, yalnızca bireysel hayatları değil; ulusal ve küresel kaderleri de etkileme potansiyeline sahip. Bilgi ile sansür, hakikat ile manipülasyon arasında ince bir çizgiden yüründüğü bugünden itibaren gökyüzü ,özellikle bastırılmış olanın yüzeye çıkacağına, gizli gündemlerin artık gizli kalamayacağına işaret ediyor.
Tehlike Bölgeleri ve Küresel Gerilimler
Astrocartography haritasına göre Mars’ın tepe noktası (MC) hattı doğrudan Rusya ve Suudi Arabistan üzerinden geçiyor. Bu, askeri gösteriler, sert açıklamalar gibi Marsiyen temaların öne çıkabileceğini gösteriyor. Özellikle Rusya’da, 2025 yazında Ukrayna’da sonuç alınamazsa Kremlin yönetimi büyük bir hamleye hazırlanabilir. Bu yalnızca cephe hattını değil, içerdeki iktidar yapısını da etkileyebilir; askeri ayaklanmalar gibi senaryolar olasılık dahilinde.
Ukrayna’da Plüton’un dip noktasından geçtiği hat, sadece savaşın fiziksel yıkımını değil; aynı zamanda kolektif hafızadaki bastırılmış travmaları ve geçmiş suçları da yüzeye çıkarabilir. Bu etki, ülke içinde derin bir psikolojik kırılmaya ve toplumsal yeniden doğuşa neden olabilir. Aynı zamanda bu hat, kolektif ölçekte bir lider değişimi ya da devlet başkanıyla ilgili kritik bir gelişmeye işaret ediyor. Bu değişim sembolik olabileceği gibi, – örneğin mevcut devlet başkanıyla ilgili beklenmedik bir gelişme – şeklinde de tezahür edebilir.
Hindistan ise Kuzey Ay Düğümü’nün IC hattı altındayken kaderini belirleyecek bir iç dönüşüm yaşıyor. Toplum bastırılmış öfkesini artık geri tutamayabilir; bu da Keşmir gibi kriz bölgelerinde yeni bir çatışma evresini ve Pakistan’la nükleer risk taşıyan restleşmeleri yeniden gündeme getirebilir.
Çin, Jüpiter’in Descendant hattı altına girdiği için dış politikada daha görünür, daha özgüvenli bir aktör olabilir. Ancak bu etki Tayvan, Güney Çin Denizi ve Japonya ile olan gerginlikleri tırmandırabilir. Jüpiter yayılma isteği getirirken, bu durum Çin’in komşularında tehdide dönüşebilir.
ABD, Kanada ve Meksika ise Satürn–Neptün kavuşumunun MC hattı etkisinde. Bu hat; kararsızlık, liderlik zayıflığı ve sosyal çatışmaların büyümesi riskini taşıyor. ABD’de göçmen politikaları, sosyal adalet sorunları ve yönetim krizleri derinleşebilir. Eğer bu iç karmaşa kontrol altına alınamazsa, küresel ölçekte bir güç boşluğu oluşabilir – bu da Çin, Rusya ve diğer aktörleri daha radikal adımlar atmaya teşvik eder.
Ortadoğu ise haritada açık çizgilerle işaretlenmemiş olsa da gölgede kalan bir patlama riski taşıyor. İsrail, İran ve Lübnan üçgeninde görünmeyen savaş hazırlıkları, istihbarat operasyonları ve paravan çatışmalar bu dönemde görünür hale gelebilir. Gizli yürütülen savaşlar artık açık alana taşınabilir.
Doğal Afet Riski ve Ekolojik Sarsıntılar
Gökyüzü bu tarihte yalnızca politik değil, fiziksel anlamda da büyük dönüşümlerden bahsediyor. San Francisco ve Vancouver, Mars IC hattı ile sismik açıdan son derece aktif bölgeler. San Andreas ve Cascadia fayları, Mars’ın yeraltını tetikleyen etkisiyle 2025 yazında ciddi bir depreme sahne olabilir. Aynı zamanda bu bölgelerde yangın, altyapı bozulmaları ve halk hareketliliği gibi Marsiyen olaylar görülebilir.
Japonya, Plüton’un yükselen hattı altındayken yalnızca siyasal değil, jeolojik olarak da hareketli. Fuji Dağı gibi volkanlarda artan aktivite, tsunami riski ve büyük depremler bu dönemin habercisi olabilir.
Mısır ve Ukrayna Plüton IC hattı altında yer alıyor. Mısır’da tarihi yapılar, Nil Deltası’ndaki zemin kaymaları ve arkeolojik bölgelerde yaşanabilecek ani olaylar gündeme gelebilirken, Ukrayna’da savaş nedeniyle hasar gören altyapılar deprem ya da nükleer sızıntı riski taşıyor olabilir.
Sel ve su taşkını riski ise İngiltere, İspanya, Hindistan, Bangladeş, Florida ve Grönland gibi bölgelerde yüksek. Neptün’ün etkisiyle bu ülkelerde aşırı yağışlar, nehir taşkınları, muson yağmurlarına bağlı seller ve kasırgalar yaşanabilir. Grönland’da ise buzulların beklenmedik hızda erimesiyle deniz seviyesi tehlikeli şekilde yükselebilir.
Yangın riski, Mars IC hattı nedeniyle en çok Kaliforniya, Vancouver ve Suudi Arabistan’da etkili olacak. Kaliforniya ve Batı Kanada’da orman yangınları yoğun geçebilir; Suudi Arabistan’da ise aşırı sıcaklar, 55°C’yi aşan hava dalgaları ve kum fırtınaları halk sağlığını tehdit edebilir.
Kuraklık ve su krizi ise İç Anadolu, İspanya ve Nil Deltası gibi bölgelerde yaşanabilir. Ankara ve çevresinde barajlarda su seviyesi düşebilir, susuz bir yaz dönemi yaşanabilir. Bu durum su kesintilerine, Kızılırmak’tan taşınan su projelerine kadar birçok önlemi beraberinde getirebilir.
Olumlu Etkiler ve Dayanıklılık Olasılığı
Tüm bu karamsar senaryolara karşın, gökyüzü bazı coğrafyalar için “aydınlık kapılar” da aralıyor. Güneş IC hattı altındaki Kıbrıs ve Ankara, halk-devlet bağının sıcaklaştığı, ulusal birlik duygusunun güçlendiği bir dönemden geçebilir.
Çin, Jüpiter etkisiyle uluslararası sahnede prestij kazanabilir. Bilimsel atılımlar, uzay projeleri, yeşil enerji yatırımları ve diplomatik kazanımlar bu dönemin olumlu tarafı olabilir.
Grönland, Uranüs MC hattı altında yeni enerji projeleri, maden keşifleri ve küresel stratejik ortaklıklarla sahneye çıkabilir. Uranüs ani değişim ve buluş enerjisiyle bu bölgeyi “yeni kutup aktörü” haline getirebilir.
Bangladeş ve Hindistan’da, her ne kadar büyük sınavlar olsa da bu süreçte halkın iradesi ve yöneticilerin kararlılığı geleceğe yön verebilir. Eğitim, kadın hakları, yerel kalkınma ve tarımsal altyapı yatırımları sayesinde, bu ülkeler büyük dönüşümler yaşayabilir.
Sonuç
28 Mayıs 2025, bireysel değil; kolektif bir dönemeçtir. Bu yalnızca bir tarih değil, bir eşiğin işaretidir. Gerçeklerin saklanamayacağı, halkların bastırılmış sesinin yankılanacağı, doğanın ve tarihin yeniden yazılacağı bir döneme giriyoruz. Bu geçişi kimileri savaşla, kimileri stratejiyle, kimileri ise sabırla atlatacak. Fakat herkesin bu gökyüzünden alacağı bir mesaj olacak; Köklerimizden yükselen bir ışık varsa, yönümüzü kaybetmeyiz.