Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in AK Parti Genel Merkezi'nde basına kapalı gerçekleşen görüşmesi 1 saat 35 dakika sürdü. Özgür Özel’in karşısına koyulan boş koltuk ve akabinde alınan iade-i ziyaret kararı görüşmenin en çok konuşulan konuları arasında yer aldı.

Görüşme sonrası basına her hangi bir açıklama yapılmadı. Ertesi gün Cumhurbaşkanı Erdoğan, cuma namazı çıkışı gazetecilerin sorularını yanıtladı: Bu adımın atılmasıyla Türkiye'de siyasetin yumuşama dönemine girdiğini belirterek, “Türkiye’nin, Türk siyasetinin buna ihtiyacı var.” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı bu açıklamaları yaparken Özgür Özel, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan’ı CHP Genel Merkezi'nde ağırladı. DEM Parti’nin seçimleri kazanan belediye başkanlarını tebrik eden Özgür Özel, kayyum atamalarına dikkat çekerek “Van’da çok önemli bir dayanışma sergilendi ve bir ayıptan dönüldü” şeklinde konuştu ve bundan sonra daha fazla bir araya geleceğiz mesajını verdi. DEM Parti’nin terörle bağlantısının, Türkiye’ye ve Türkiye siyasetine verdiği zararın neresinden başlayalım?

Aynı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesini de Türkiye’nin demokrasi tarihi açısından önemli bir kilometre taşı olarak değerlendirdi. Tüm bu gelişmelerden ne anlıyoruz? Hayra mı alamet, şerre mi? Zira Türkiye’de demokrasi, özgürlük, insan hakları söylemlerinin arka planında hep bir bölücülük faaliyetleri, terör, etnik ve mezhepsel ayrışmalar baş gösterir.

Elbette ki Türkiye’de siyasi partilerin birbirleriyle konuşabilen ve tartışabilen bir çizgide kalmasını mühimsiyorum. Ancak burada neyin nasıl söylendiği değil, nasıl algılandığı önemlidir. Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeden bir gün önce Şebnem Korur Fincancı’yı önüne alıp poz verdi.

Şebnem Korur Fincancı kim? Adnan Oktar ve ekibini kurtarmak, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok’un katilleri için sahte raporlarlar düzenlediğine dair haberlerle öne çıkan, Türk Ordusu’na “kimyasal silah kullandı” iftirası atan, sözde Ermeni soykırımı yalanını sahiplenen Türkiye düşmanı bir kadın.

Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Abdulkadir Selvi’nin yazıları, Ahmet Davutoğlu’nun MHP’yi hedef alması, Özgür Özel’in kahraman ilan edilmesi, Almanya Cumhurbaşkanı, Abdullah Gül, Feridun Sinirlioğlu ve Ekrem İmamoğlu’nun aynı karede buluşması…

Anlaşılan AK Parti- CHP ittifakı için kollar sıvanmış. Karşılıklı övgüler, methiyeler, iyi niyetler havalarda uçuşuyor. Bunu 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra denediler başaramadılar. Bakalım bu seferki deneme bekledikleri gibi sonuç verecek mi?

Ekrem İmamoğlu’nu gölgede bırakmak adına Özgür Özel parlatılıyor ifadelerine katılmıyorum. Özgür Özel güçlü bir genel başkan olarak sisteme işleniyor. Tutar mı zaman gösterecek. Her şeyden önce CHP’nin güçlü bir genel başkanı olması, CHP’den cumhurbaşkanı adayı olmak isteyen Ekrem İmamoğlu için bir avantajdır...

Altılı masa projesi ile Gelecek, Deva, HDP gibi partiler ve Davutoğlu, Babacan gibi isimler öne çıktı. Tüm bunlar yaşanırken Özgür Özel, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanı başındaydı. CHP, AK Partiye alternatif oluşturacak bir program ile milletin huzuruna gelmedi. CHP’nin ekonomi, eğitim, göç, tarım, sağlık, terör politikası nedir bilen, duyan var mı? DEM Partisi ile uzlaşan, DEM Partisini korumaya alan CHP’nin terör sorununu çözeceğine inanan var mı?

Millet, altılı masaya güvenmedi dolayısıyla devleti emanet edemedi. Millet, AK Parti hükümetinin yanlış politikalarına olan tepkisini yerel seçimlere erteledi ve sonuç CHP’ye yaradı. CHP’nin yerel seçimlerde aldığı oy oranı AK Parti hükümetinin hatalarının neticesidir. CHP’nin başarısı değildir. AK Parti ve CHP’nin bu gerçeği perdelendiğini düşünüyorum.

Birileri AK Parti’nin yerel seçimlerde oy kaybetmesini Cumhur İttifakı ve MHP’ye dayandırmaya çalışıyor. Bu da AK Parti ve CHP ittifakı ile açılım süreci benzeri bir süreci yeniden hayata geçirmenin bir parçası olarak karşımıza çıkıyor.

Yeni anayasa turları hız kazandı. Ne AK Parti ne de CHP ortaya bir anayasa taslağı koymuş değil. Abdulkadir Selvi’nin yazıları ve yönlendirmeleri haliyle AK Parti ve CHP yeni anayasa konusunda acaba anlaştı mı sorusunu akıllara getiriyor. Böyle bir durumda hem AK Parti hem CHP siyaseten kendini bitirir.

Toparlayacak olursam: AK Parti ve CHP milletin derdi başından aşmışken yeni anayasa çalışmaları için bir araya gelip demokrasi, özgürlük, insan hakları güzellemeleriyle açılım süreci benzeri bir dönem başlatırsa milletin güvenini tamamen kaybeder. Türkiye’nin iç huzuru bozulur. Ağır bedeller ödenir.

Siyasiler milletin ekonomisini düzenlemek, sorunları çözmek, ülkenin kalkınmasını sağlamak, etnik ve mezhepsel ayrışmaları elinin tersiyle itip birlik beraberliğinin tesisi ve adil bir düzenin kurulması için bir araya gelmeli. ABD ve AB istediği için değil…