Seçimin kazananı Cumhur İttifakı olacak

0:00/ 0:00

Hatırlayın, 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinde AK Parti’nin 13 yıllık iktidarı sekteye uğramıştı. Seçmen FETÖ ve PKK’nın, siyaseti dizayn etme hamlesine karşılık AK Parti’yi cezalandırarak tepkisini ortaya koymuştu. O dönem devletin içindeki FETÖ yapılanması, Kürt sorunu adı altında başlatılan açılım sürecinde verilen tavizler nedeniyle AK Parti sorumlu tutulmuştu. Akabinde FETÖ ve PKK ile mücadele politikaları devreye girince, AK Parti yeniden tek başına iktidara gelme imkânı yakaladı.

15 Temmuz 2016 hain darbe girişimi sonrası Cumhur İttifakı’nın temelleri atıldı. Darbelere, vesayetlere, siyasi krizlere yol açan Parlamenter Sistem yerine 16 Nisan 2017’de halk oylaması yapılarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildi…

Hafızamızı şöyle bir yoklayalım istedim çünkü geçmişi bilmeyen geleceğe yön veremez. AK Parti, 21 yıllık iktidarında tartışmasız büyük yatırımlara imza attı. Bu dönemde Türkiye’nin kaydettiği gelişmelerin yanı sıra yapılan hataların sebep olduğu olumsuzlara da değinmek gerekiyor. AK Parti’yi 2015 öncesi ve sonrası diye ikiye ayırıyorum.

Hangi AK Parti?

Devlet kurumlarının içinde yuvalanmış, etkinliğini ve gücünü her geçen gün artıran FETÖ yapılanmasına göz yuman AK Parti mi yoksa tüm tehdit, baskılara ve yaptırımlara rağmen FETÖ’yü tasfiye eden AK Parti mi?

Şüphesiz ki Tayyip Erdoğan’ın bu ülkeye yapmış olduğu en büyük hizmet, 40 yıl boyunca sinsice devletin bütün kurumlarının içine sızmayı başarmış FETÖ terör yapılanmasını tasfiye etmesidir.

Yine açılım adı altında başlatılan süreç ve kazılan hendekler, şehirlerin savaş alanına dönmesi, bölücü söylemler, PKK terör örgütü ve siyasi uzantılarının kabul edilemez açıklamaları ve sabrı taşıran birçok hadise…

AK Parti hükümeti, Türkiye’yi çıkmaza sürükleyen bu kötü gidişatın farkına varıp olaya müdahale etmesi ve sıkı güvenlik politikalarını devreye sokmasıyla PKK terör örgütüne ağır bir darbe vurdu. Nitekim terör örgütleriyle müzakere değil mücadele etmek gerektiğini yaşayarak tecrübe edindik. Edindik de ne oldu?

Geçmişte AK Parti ile amacına ulaştırılamayan açılım ve çözüm süreci ihalesinin bugün CHP ve ittifak bileşenlerine verildiğini görüyoruz. Bunun yanı sıra CHP ve ittifak bileşenlerinin FETÖ vesayetini yeniden etkinleştirme hikâyesini izliyoruz.

AK Parti Haziran 2015 Genel Seçimlerinde tek başına hükümet kurma çoğunluğunu elde edemeyince, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından hükümet kurma yetkisi verilen dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile sık sık bir araya gelerek AK Parti, CHP koalisyon hükümetini kurmak istedi. O gün AK Parti, CHP koalisyonunu kuramadılar, bugün 6’lı masa projesi onları buluşturdu…

2016 öncesi AK Parti’de üst düzey görev almış siyasi aktörler bugün CHP ve İYİ Parti listelerinden parlamentoya girmeye hazırlanıyor. Örneğin; özelleştirmeye dayalı ekonomi politikaları ile Türkiye ekonomisini dışa bağımlı hale getiren eski Ali Babacan. Türkiye’nin Ortadoğu ve Suriye politikası, düzensiz göç sorunu dendiğinde akla ilk gelen isim Ahmet Davutoğlu. Balyoz ve Ergenekon kumpas davalarının Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve FETÖ’nün emniyette zirve yaptığı dönemin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin…

FETÖ terör örgütü bütün umudunu Millet İttifakı’na bağlamış gün sayıyor. Bir taraftan PKK terör örgütü elebaşları ve HDP yetkilileri art arda açıklamalarda bulunuyor. "Öcalan’a özgürlük", özerklik çağrıları yapılıyor. Anayasa’nın ilk dört maddesi değişebilir ifadeleri öne çıkarılıyor. Kılıçdaroğlu ile kapalı kapılar arkasında yapılan anlaşmalara işaret ediliyor. "İktidarın gitmesi gerek" diye talimatlar veriliyor…

Bunun ne demek olduğunu muhalif seçmenin irdelemesi lazım. "Erdoğan gitsin gerisini sonra düşünürüz" mantığı ile bir yere varılmaz.

FETÖ’cü hâkim ve savcıların görevlerine geri döndürüleceğine dair verilen vaatler var. Böyle bir durum gerçekleştiğinde Türkiye’de herkesin güvenliği tehlikeye girer. Buradan çıkış yok, sonrası bilinmez ve karanlık…

Türkiye’nin 21 yıldır iktidarını belirleyen seçmen olduğu yerde duruyor, bir yere gitmiş değil. Son kertede tercihini bildiği, güvendiği taraftan yana kullanır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim beyannamesini açıkladı. Var olan sorunların çözüleceğine yönelik net ve açık mesajlar verdi. Gidişattan memnun olmayan karasız seçmende bu mesajların karşılık oluşturacağını düşüyorum. Yine savunma sanayinde, yerli üretimde kaydedilen gelişmeler toplumda heyecan yaratıyor.

En son TCG Anadolu Gemisi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katıldığı törenle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na teslim edildi. Yakından takip edilen TCG Anadolu dünya basınında geniş yer buldu. Bunlar basit şeyler değil. Türkiye’nin güvenliği, kalkınması için önemli gelişmeler...

Eleştirilerimizi elbette ki yapacağız. Yapmamız gerekiyor. Yeri geldiğinde tepkilerimizi ortaya koyacağız. Eşitliği, adaleti, hakkı, hukuku savunacağız fakat tüm bunları darbelere, teröre karşı çıkarak yapacağız.

Millet İttifakı bileşenleri, kendisini gazeteci, aydın olarak tanımlayanlar; "İsimlerin, adayların, vaatlerin ve söylemlerin önemi yok stratejik hedef iktidarı değiştirmek" diyerek seçimin kazanılacağını zannediyor.

Şunu ifade ederek yazıyı noktalayayım. Millet İttifakı’nın bu şekilde seçimi kazanma ihtimali yok. Dolayısıyla seçimin kazananı Cumhur İttifakı olacak.