Spiritüel sapkınlık!

Büyük bir trajedi ile yaşadığımız Kahramanmaraş ve Hatay depremleri sonrasında olası Marmara depreminin yoğun olarak konuşulduğu günlerde vatandaşların inanç ve duygularını istismar ederek servetlerine servet katan spiritüel sapkınlara dolandırılmamak için bu kişilerden uzak durun.

Gelecekten haber getirdiğini iddia ederek sözde deprem tahmini yapan kişilerin hukuki sorumluluğunu yazımızda birlikte inceleyelim.

BİLİMSEL OLARAK DEPREMİN NE ZAMAN OLACAĞINI SÖYLEMEK MÜMKÜN DEĞİL!

Jeoloji Mühendisleri Odası'ndan edinilen bilgiye göre; birçok doğa olayının önceden bilinmesine karşın, depremlerin önceden bilinmesi mümkün değildir.

Bir depremin; belli bir süre içinde, belli sınırlarda ve belli büyüklükte meydana gelebileceğine dair öngörü yapılabilir ancak kesin bir tarih ve saat verilmesi mümkün değildir.

DİNİ AÇIDAN GELECEK TAHMİN EDİLEBİLİR Mİ?

İslam inancına göre Kur'an’ı Kerim'de yer alan Neml Suresi 65. ayetine göre, “De ki: Göklerde ve yerde, Allah’tan başka kimse gaybı bilmez. Ve onlar ne zaman diriltileceklerini de bilmezler."

İnanan kimseler için bu bilgiye göre dinen bir kişinin geleceği bilmesi ve buna bağlı olarak gelecekten bilgi vermesi mümkün değildir.

CEZA HUKUKUNDA SUÇ

İnsanların korkularından ve manevi zayıflıklarından yararlanarak içinde bulunulan durumu kendilerine para veya şöhret kazanmak için kullanan kişiler, insanlarımızın inanç ve duygularını istismar ederek sürekli depremin olacağı zamanla ilgili gerçek dışı bilgiler yayarak dezenformasyon yaptıkları gibi bu eylemleri aynı zamanda kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçunu da oluşturabilecektir.  

Türk Ceza Kanunu’nun 123. maddesine göre, sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması halinde, mağdurun şikâyeti üzerine faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir. 

Gelecekten bilgi getirdiğini söyleyerek veya getireceğini vadederek dini inanç ve duyguları istismar ederek sizden para alan kimseler aynı zamanda nitelikli dolandırıcılık suçunu da işlemektedirler.

Buna göre Türk Ceza Kanunu’nun 158. maddesine göre nitelikli dolandırıcılık suçunun dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle gerçekleştirilmesi ve yine aynı kanun kapsamında basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle gerçekleştirilmesi halinde üç yıldan 10 yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adli para cezasına hükmedileceği düzenleme altına alınmıştır.