Takdir-i İlahi

Fırsatını bulsa iki kişiyi öldürecek. O kadar kendinden geçmiş bir cani. Aynı gece ise bu saldırgan yakalandı.

Soruşturmasını ve ifadesini alan kim diye merak ettim. Bir hukukçu olduğum için de bulmam uzun sürmedi. Mesleğin içinde olanlar bilir, kadın hukukçular genel itibariyle hakimlik mesleğini tercih ederler. Fakat ilahi adalet bu ya işte. İki kadına metronun ortasında yüzlerce kişi önünde saldıran bu herifin soruşturmasını bir kadın savcımız yapmış. Tutukluluğunu talep etmiş. İşte o anda Emrah Yılmaz isimli bu caninin içine düştüğü ruh halini çok merak ediyorum. Çok değil bir gün önce kendini bu dünyanın kralı sanıyordu. Elinde bıçakla iki kadına saldırıp, yüzlerce kişiye racon kesiyordu. Bir gün sonra ise ona adaleti bildiren yine bir kadın. Bakın muhtemelen yaşanmış anları size tasvir edeyim. Bu alçak adam, savcı hanımın karşısında ayakta iki elini birbirine bağlayıp, yüzsüzce kendini acındırmaya çalışmıştır. Pişmanım demiştir. Tabiri caizse aslandı ya o hani, kedi olmuştur. Hayat bu işte. Bazen ettiğinin karşılığını bulmak 24 saati bile geçmez…

Peki Emrah Yılmaz gibilerden nasıl kurtulabiliriz? Kadıköy –Tavşantepe metro hattını üniversite ve staj dönemimde çok kullandım. O an benim önümde böyle bir olay gerçekleşse nasıl tepki verirdim diye düşünüp duruyorum. Bakın Emrah Yılmaz tutuklandı ama suçun karşılığı olarak verilecek muhtemel ceza gereğince birkaç ay sonra tahliye olacak ve yine halkın arasına karışacak. Biz toplum olarak bu tür insanlardan kurtulma isteğinde samimiysek sadece tutuklama tedbirleri yetmez. Olay anında toplumsal bir tepki ortaya koymak zorundayız. Daha önce de şizofrenleri ve psikopatlığı gerekçe gösterip suç işleyenlerin üzerine yazmıştım. Şizofreniyi bahane edip suç işlemeye çalışan bütün insanlar ağır korkaktır. Metro içinde yalnızca bir kadın başka bir kadını savunmak yerine, orada bulunan kadınlı erkekli herkes anlık ve toplumsal bir tepki ortaya koymalıydı. Kimseye linç girişiminde bulunulsun demiyorum ama bir saldırgana karşı çevredeki insanların bir savunma duruşu sergilemesi toplumsal ve ahlaki bir ödevdir. İnanın bana bu duruş sergilenmiş olsa, bu olayda korkan da kaçan da Emrah Yılmaz olacaktı hatta ve hatta o bıçağı çıkardığı gibi geri yerine koyacaktı.

Ekonomik Kurtuluş Savaşı Üzerine

Değerli okurlarım, burada 29 Ekim tarihinde yazmaya başladım. İlk yazımda döviz kuru üzerine birkaç kelam etmiştim ve Türkiye’nin kurtuluşunun EKONOMİK KURTULUŞ SAVAŞI vermekten geçtiğini söylemiştim. Şimdi o günkü yazımda ilgili kısmı sizinle tekrar paylaşacağım.

“Ülkemiz yıllarca düşük kuru yaşadı, herkes rahatça yurt dışında Türkiye’de gibi tatil yapabiliyordu. Bunun sonucu ise iş adamları sanayide üretime yönelmek yerine ithalatı seçti. Çünkü örneğin üretimde gelişen teknoloji sebebiyle çıkan yeni makinaları satın almak her zaman ek bir maliyet. Bunun yerine düşük kur sebebiyle yurt dışından ithal etmek kolay yol. Peki gerçekten doların 10 lira olmasıyla ilgilenmeden yaşayabilir miyiz? Bunun tek yolu ülke olarak EKONOMİK KURTULUŞ SAVAŞI vermekten geçiyor. Devlet desteği olmadan piyasalarımızın bu devrimi yapması imkansız.

Devlet gerek hukuki gerek siyasi olarak tüm birimleriyle bir karar almalı. O da yüzyıllardır geciktiğimiz SANAYİLEŞME DEVRİMİDİR. ’’

Yani ben aslında ekonomik kurtuluş savaşından geçiyoruz demedim. Ekonomik kurtuluş savaşı vererek bu krizleri atlatabiliriz demek istedim ama olsun. Yine de TV100 ailesinin köşe yazılarının böylesine takip edilmesi ne kadar güçlü bir platformda olduğumuzu bir kez daha gösteriyor.