Türkiye dünyaya demokrasi dersi verdi

0:00/ 0:00

Türkiye, siyasi tarihinin en yüksek katılımlı seçimlerinden biri olan Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili Seçimi’ni geride bıraktı. Cumhur İttifakı meclis çoğunluğunu aldı. Millet İttifakı’nın ortak Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yüzde 44’te kaldığı seçimde Cumhur İttifakı’nın adayı Recep Tayyip Erdoğan yüzde 49’u geçerek birinci turu açık ara önde tamamladı. Seçim ikinci tura kaldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın balkon konuşmasındaki, “Bu süreçte herkes milletimize sözünü söylemiş, milletimiz de bugün kararını vermiştir. Artık buna yeni yeni kılıflar uydurmanın anlamı yok. Sonuç ne olursa olsun, Cumhurbaşkanlığında tercihini bizden yana kullanan 27 milyon vatandaşımıza şükranlarımı sunuyorum. Tercihini kimden yana yaparsa yapsın, demokrasi şölenine katılan 56 milyon vatandaşıma teşekkür ediyorum. Milletimiz tercihini seçimin ikinci tura kalmasından yana yaptıysa başımızın üstünde yeri var. Seçim sonuçlarının ülkemize ve milletimize hayırlar getirmesini diliyorum” ifadeleri "Türkiye’de demokrasi yok, otoriterlik, tek adam rejimi var" şeklinde kasıtlı ve yalan yanlış üretilen algılarını yıktı geçti.

Bir önceki yazımda, seçim sistemimiz hileye müsaade etmiyor demiştim. Hakikaten öyle. YSK, seçimlerden alnının akıyla çıktı, yine siyasi partilerin sandık kurulu üyeleri, müşahitler demokratik olgunluk çerçevesinde süreci tamamladı. Bu vesileyle YSK ile Anadolu Ajansı'nı eleştiren muhalefetin ve bir kısım gazetecilerin süreci nasıl manipüle ettiklerini de görmüş olduk. 

Seçimin sonuçları ve ikinci tura kalması siyasete önemli mesajlar veriyor.

Özetle; yapılan hizmetlerin, olumlu gelişmelerin yanında rahatsızlık duyulan hususları es geçip görmezden gelmeyin. Ekonomiyi düzeltin, barınma ve sığınmacı sorununu acilen çözün. İşi ehline verin, haktan hukuktan ayrılmayın. Kendinizi yenileyin. Önünüzdeki beş yıllık süre içerisinde liyakat esaslı kadrolarla devlet kurumlarını güçlendirin. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni denetim, şeffaflık ve hesap verilebilirlik üzerine sağlam bir zemine oturtun. Dini ve millî hassasiyetler üzerinden sinir uçlarına dokunmayın. Terör ve destekçileri ile aranıza mesafe koyun. Gruplaşmayın bütünleşin... 

Millet, Cumhur İttifakı'na ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güvendiğini iradesiyle bir kez daha ortaya koydu. Silkelenip kendinize gelin. Düzeltilmesi, yoluna koyulması gereken meseleler var gitme vakti değil, sorumluluk alma işe koyulma vakti dedi.

Millet İttifakı'na gelince; 6'lı masa projesi tutmadı, Parlamenter Sistem’i geri getireceğiz söylemi, masadaki çok başlılık benimsenmedi, Anayasa'nın ilk dört maddesini tartışmaya açmak ters tepti, takiyyecilik itici bulundu. Uluslararası medya kuruluşlarının, FETÖ, PKK gibi terör yapılarının destek açıklamaları, KHK’lıları, Selahattin Demirtaş’ı serbest bırakacağız sözleri kabul görmedi. HDP ile yapılan iş birliğinin getirisinden çok götürüsü oldu.

Bu şekilde 6’lı masanın seçimi kazanma şansı yok demiştik. Bazı gazeteciler ve muhalif çevreler toplumun gerçeklerinden ve empati yapma duygusundan uzak, sadece beklentilerini dile getirip yönlendirme yaptılar. Şimdi kendileri gibi düşünmeyen herkesi aşağılamaya çalışıyorlar, kutuplaştırıp ayrıştırıyorlar. Sonra yine çıkarlar demokrasi ve özgürlükten bahsetmeye devam ederler...

Seçim sonuçlarını beğenmeyip kin ve nefret kusanlar var, hem de depremzedelere. Hani sevgi kazanacaktı? Aslına bakılırsa tüm bu yaşananlar iktidara neden gelemediklerini özetler nitelikte.

Depremin ilk günlerindeki aksaklıkları ve hataları saymazsak Cumhur İttifakı deprem bölgesinden elini hiç çekmedi. Belediyeler, sivil toplum kuruluşları hep oradaydı, yaraları sarmak için canla başla mücadele verdiler. Devletin bütün imkânları bölgeye tahsis edildi.

Millet İttifakı, deprem bölgesinde yoktu. Sadece konuştular ve siyasi şov yaptılar. Depremzedeler bunları gördü. Yavaş ve İmamoğlu, ellerinde bulundurdukları büyükşehir belediyelerinin imkânları ile meydanlarda seçim kampanyası yürüttü. Dolayısıyla bu karşılaştırma seçim sonuçlarına yansıdı.

Gelelim seçimin kazananlarına ve kaybedenlerine. Öncelikle şunu belirteyim ki, terör örgütlülerinin umutları suya düştü. Yani Sözcü yazarı Soner Yalçın’ın ifade ettiği şekliyle, “Sadece Kılıçdaroğlu yenilmedi. FETÖ'cüler, PKK'lılar yenildi. Biden yenildi, CIA yenildi.”

Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Temel Karamollaoğlu, Mevlüt Uysal, kadrolarını CHP sıralarından meclise göndererek kaybeden 6’lı masanın kazananı oldu. halktv.com.tr yazarı Mehmet Tezkan, bu durumu şöyle yorumladı: "Demek ki Babacan’ın da, Davutoğlu’nun da tabanı yokmuş. AKP’den kimseyi peşlerinden sürükleyememişler. Şişirilmiş balonmuşlar. Kâğıttan kaplanmışlar… Kendilerini iyi pazarlamışlar!"

Yeniden Refah Partisi, seçimin kazananları arasında yer aldı. Fatih Erbakan'ın, iktidara yapıcı ve yerinde eleştirileri ve çözüm odaklı önerileri seçmende karşılık oluşturdu. Bunun yanı sıra, rahmetli Erbakan Hoca'ya gösterilen vefa duygusu evladında vücut buldu. 

MHP; kumpaslara, iftiralara, yalanlara, saldırılara rağmen Türkiye genelinde büyük bir çıkarma yaptı. Birçok anket şirketi, gazeteci ve TV yorumcuları sınıfta kaldı. Meydanı boş sanıp MHP'yi hedef alanlar, MHP'nin varlığını gölgelemek isteyenler karşılarında Türk milletini buldu. 

Muharrem İnce'nin yıpratılması ve istifası Sinan Oğan'a yaradı. İkinci tura kalan seçimin kilit ismi Sinan Oğan kimi destekler soruları geliyor. Sinan Oğan, ikinci turun kilit ismi kısmına katılmıyorum, çünkü Sinan Oğan'ın aldığı oylar kendi şahsi oyları değil, emanet oylardır. Sinan Oğan, iki taraftan memnun olmayan kararsız seçmenin tepki oylarını aldı. Dolayısıyla Sinan Oğan’ın ikinci tura etkisi bu yönüyle ele alınmalı.

Büyükşehirlerde özellikle İstanbul'da Cumhur İttifakı'nın oy oranlarını ikinci tur acısından doğru değerlendirmek gerekiyor. İstanbul'da yaşanan barınma krizi, sığınmacı sorunu, ekonomik kaygılar, geçim sıkıntısı diğer illere göre daha hissedilir ve can yakıcı boyutta. Kapasitenin üzerinde yabancı yoğunluğu İstanbul’u yaşanılır şehir olmaktan çıkarıyor, tüm bunlar rahatsız edici boyutta ve seçim sonuçlarında hep bir etken oluşturdu...

Ekonomi, barınma ve sığınmacı sorunu acil çözüm bekliyor. 28 Mayıs’a kadar bu üç konuya eğilmek önemli. Yüzde 0,50 oranına her halükârda ulaşılır. Cumhur İttifakı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ikinci tur seçimlerini rahat alır, fakat rehavete kapılmamakta fayda var. Güçlü bir şekilde iktidara gelmenin sağladığı istikrar milletin ve ülkenin yararına olur…