VUK 359 garabeti

Ne yazık ki her takvim yılı için sanıklar ayrı cezalandırılıyor. Yani örneğin 2010 yılı için bir kişiye sahte fatura düzenlemeden 3 yıl ceza veriliyor. 2011 yılı için de sahte belge düzenlemeye ilişkin bir tespit varsa o yıla da ayrıca 3 yıl ceza veriliyor. Yine 2012 yılı içinde sahte belge düzenlemeye ilişkin bir tespit varsa 3 yıl daha ceza veriliyor. Yani üç vergilendirme dönemi için alt sınırdan bile ceza verilse 9 yıl hapis cezası veriliyor. Evet yanlış duymadınız tam 9 yıl.

Peki normal bir suç olsaydı uygulama nasıl olacaktı ? Örneğin bir kişi farklı tarihlerde aynı kişiye karşı 3 tane hırsızlık yapsaydı her hırsızlık için ayrı mı ceza alacaktı? Hayır. Tek bir hırsızlık cezası verilip ¼’en ¾’e kadar zincirleme suç hükümlerine göre cezası artıralacaktı. Ancak vergi usul kanununa muhalefet olduğunda, Yargıtay tarafından yerleşmiş içtihatlarda her takvim yılı için ayrı cezalandırmayı uygun görüyor. Üstelik son çıkan kararlarda aynı yıla ilişkin hem sahte fatura düzenlemekten hem de sahte fatura kullanmaktan ayrı ceza veriliyor. Yani 2010 yılından hem sahte fatura düzenlemekten hem de sahte fatura kullanmaktan hapis cezası veriliyor ki bu tam bir garabet!

Bu bakış açısını hukuken çok yanlış buluyorum. Yukarıda verdiğimiz örnekten yola çıkarsak bir kişinin  2010 ve 2011 yıllarından sahte belge düzenlemeden hakkında kovuşturma var. 2010 yılının tamamında şirketin açık olduğunu 2011 yılında da şirketin yalnızca ocak ayında açık olduğunu varsayalım. 2010 yılında bir yıl boyunca düzenlenen sahte faturanın karşılığı olarak verilecek ceza  örneğin 3 yıl iken 2011 yılı için yalnızca ocak ayında sahte belge düzenleme suçundan verilecek ceza yine 3 yıl. Yalnızca buradan baktığımızda bile adaletsizlik ortada. 31 Aralık 2010 tarihinden dakikalar sonra düzenlenen yeni bir fatura için ayrıca 3 yıl ceza veriliyor. Evet yanlış duymadınız. Yalnızca 1 Ocak 2011 tarihine geçtiğimiz için kişiye ayrıca 3 ile 5 yıl arası hapis ceza öngörüyor Yargıtay. Bu görüş bana kalırsa hukukun temel ilkelerine aykırı. Yine yukarıda verdiğimiz hırsızlık suçunda zincirleme suç hükümleri uygulanırken vergi usul kanununun ne farkı var?

Vergi incelemelerinde vergi müfettişlerinin çok geniş olan yorumları, hukuk formasyonları olmadan sahte belge düzenleme ve kullanma da kast olup olmadığına ilişkin tespitler yapmalarını da doğru bulmuyorum. Uygulamada ne yazık ki adli yargımızda uzlaşmanın oturmaması da en büyük problemlerden. Bilirkişilerin pek çok raporda yine vergi inceleme raporlarından kopyala yapıştır şeklinde raporlar yazması da vatandaşlarda büyük mağduriyetler yaratıyor. Ne yazık ki vergi mahkemelerinin sahte belge düzenleme veya kullanmaya ilişkin gelen vergi ceza ihbarnamelerine karşı açılan davanın sonucu adli yargıyı doğrudan bağlamıyor. Yani örneğin vergi mahkemesi bir kişinin sahte fatura düzenlemediğine karar verse dahi ceza mahkemesi kişinin sahte fatura düzenlediğine kanaat getirip ceza verebiliyor. Yani uzman mahkeme olan vergi mahkemesi sahte belge düzenleme yok derken, ceza mahkemesi aynı olaya ilişkin  sahte belge düzenlediğine dair ceza verebiliyor.

Tüm bunları üst üste koyduğumuzda hukuken, Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesi gerçekten artık kanayan bir yara. Pek çok vatandaş bu kanunun uygulamalarından mağdur. 1961 yayım tarihli kanunun 2022 de güncel ve iş hayatına uygulanabilir olduğunu söylemek en hafif tabiriyle hayatın olağan akışına aykırıdır.