Arap sorunu ihalesi Özgür Özel’e verildi…

Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit eden göç ve sığınmacı sorunu vahim bir olayla kendini bize hatırlattı. Eyüpsultan'da 17 yaşındaki Irak asıllı bir lise öğrencisi disiplin suçu işlediği için uzaklaştırıldığı okula silahla gelip, okul müdürü İbrahim Oktugan'a beş el ateş etti. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan Oktugan, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı ve hayatını kaybetti.

74 yaşında, 40 yıl öğretmenlik yapmış, devletine hizmet etmiş, öğrenciler yetiştirmiş İbrahim Oktugan’ı özel bir eğitim kurumunda hala çalışmak zorunda bırakan şartları ayrıca ele almak gerekiyor. Türkiye'de yükselen enflasyon ve Türk Lirası’nın değer kaybı milyonlarca vatandaşı mali krizin eşiğine getirdi.

Ekonominin bozulması birçok sorunu beraberinde getiriyor. Dolayısıyla terör ve kontrolsüz göçle mücadele de olumsuz anlamda etkiliyor. Avrupa sığınmacıların Türkiye’de kalmasını istiyor. Türkiye’deki sığınmacılar için proje karşılığında mali destek programı uygulanıyor. Bu mali destek programı için kurulan özel bir komite bulunuyor. Komite belirli dönemlerde toplanıp yeni projeleri inceliyor ve mevcut projeler hakkında denetlemeler yapıyor. Yani Avrupa verdiği paranın takibini ve denetimini yapıyor. Bu mali desteğe ihtiyacımız yok, gerekirse biz size para verelim Türkiye’nin göç sorununu çözelim diyebilme imkânına sahip olmalıydık…

Irkçılık, mezhepçilik ve terör birbirini besleyen üç unsurdur. Etnik ve mezhepsel ayrışmalardan dolayı dış etkenlerin kışkırtmasıyla iç savaş tuzağına sürüklenmiş Suriye, Afganistan benzeri ülkelerden Türkiye’ye milyonlarca insan göç etti. Çatışma ve savaş ortamından gelmiş öfkeli ve hırcın milyonlarca insan potansiyelinden bahsediyoruz…

Gelenler kimdir nedir, avantajları, dezavantajları, entegrasyon, uyum süreci, uygulanan politikalar hangi aşamada bilinmiyor. Merak edip soranlar, endişeye kapılanlar, araştırıp durumun vahametini dile getirenler en kolay susturma yöntemi ırkçılık suçlamasıyla karşı karşıya kalıyor ve sorunun ciddiyetinden uzaklaşılıyor…

Türk milletinin yapısında ırkçılık yoktur. Tüm dayatmalara, gayretlere ve tahriklere rağmen bu algıyı yerleştiremediler. Ne yaptılarsa Türkiye’nin içine Kürt-Türk, Alevi- Sünni iç savaşı taşıyamadılar. Türk milletini ırkçılıkla suçlayanlara dikkat edin bir bakın, ırkçılık ve kine bezenmiş, çıkarcı ve fitneci halleriyle kendilerini ele verdiklerini görürsünüz…

Irkçılık bir insanlık suçudur. Türk milleti ırkçılığı, her türlü ayrımcılığı ayaklarının altına almış, elinin tersiyle itmiş bir millettir. Türk milleti içinde ırkçılığı barındırmaz ve kendi geleceğini bölücü, ırkçı ve faşist bir anlayışa teslim etmeyeceğini de bilecek kadar tecrübeye ve deneyime sahip bir millettir.

Türkiye’deki mevcut durum toplum mühendisliği ile demografik darbeye doğru ilerletilmektedir. Türkiye’de sığınmacılardan ziyade yerleşimciler söz konusudur. Türkiye, bölücülük ve terör faaliyetlerinin eksiz olmadığı ve bu yüzden ağır bedeller ödeyen bir ülkedir. Bulunduğu konum, yaşadığı coğrafya, üstlendiği tarihi misyon gereği daima hedefte olmuştur, olmaya da devam edecektir. Bundan vazgeçmeyecekler ta ki bağımsızlığımızı kaybedip manda ve himaye altına girene kadar…

Böl, parçala, yönet sistemi ile dünyadaki sömürü düzenini inşa edenlerin menfaatine göre şekil alırsak, bu bilinç ve sorumlulukla hareket etmezsek bu topraklarda ayakta kalamayız. Özgür ve bağımsız bir şekilde refah içinde ülkemizde yaşama muradına eremeyiz. Türkiye öncelikle kendi geleceğini ve vatandaşını korumaya almalıdır. Filistin ve Suriye’nin durumuna düşmeme garantimiz var mı?

Etnik ve mezhepsel ayrışmalar, bölücülük faaliyetleri üzerinden Türkiye devamlı sınanıyor. Yıllar yılıdır Kürt sorunu diye Türkiye’nin önüne koyulan argümanlar ile teröre alan açılıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde terör propagandası yapacak kadar ileri gidilebiliyor. Demokrasi ve özgürlük adı altında terör normalleştiriliyor…

Göç ve sığınmacı politikaları ile ortaya çıkan bir de Arap sorunumuz oldu. Etkiye tepki, danışıklı dövüş, tavşana kaç tazıya tut hikayesi ile gündem şekilleniyor. İhale, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e verildi. Yeni anayasa turları, yumuşama, normalleşme adımları, Arapça levhalar üzerinden yapılan din istismarı, yerel halklar söylemi bir bütünün parçası olarak karşımıza çıkıyor.

Sıradan olaylar yaşamıyoruz. Her şey bir plan ve program dâhilinde ilerliyor. Ordusuz, milletsiz, etnik gruplara ayrıştırılmış, bölünmüş, parçalanmış, himaye altına alınmış bir toplum inşa edilmeye mi çalışılıyor şüphesi oluşuyor…

Bu durumda yeni anayasa tartışmaları sağlıklı yürütülemez. Millete rağmen anayasa ve siyaset yapılamaz. Önce milletin endişeleri giderilmeleri, ekonomik, sosyal, siyasi, güven ve huzur ortamı oluşturulmalı, anayasa önünde herkes eşittir ilkesiyle hareket edilmeli, etnik ayrışmalardan kaçınılmalı. Biz Türk milletiyiz, Türkiye Cumhuriyeti devletiyiz. Suyu bulandıran gelişmeler karşısında gardımızı almak zorundayız. Başka da çaremiz yok.