Depremzedelerin tazminat hakkı

Anadolu Tarihi’nin en karanlık sabahı! 6 Şubat 2023 tarihinde merkez üssü Kahramanmaraş olan depremler ile yıkıldık. Yaşanan afetin etkisi ile 10 şehirde büyük can ve mal ve kayıpları yaşandı. Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep, Osmaniye, Malatya, Adana, Diyarbakır, Şanlıurfa, Adıyaman ve Kilis'te bazı mahalle ve sokaklar neredeyse tamamen yıkıldı.

Giden canlarımızın yerini hiçbir şey dolduramaz. Ancak yaşanan can ve mal kayıplarının yıkıcı etkisinin biraz olsun azaltılması ve liyakatsiz kişiler tarafından yapılıp on binlerce kişinin ölümüne sebebiyet verenlerin cezai sorumlulukları olduğu gibi vatandaşların maddi kayıplarını da tazmin etme zorunlulukları da ayrıca bulunmaktadır.

MADDİ TAZMİNAT NEDİR?

Hukuka aykırı bir eylem veya işlem nedeniyle kişinin malvarlığındaki eksilmeleri talep edebileceği ve bu yolla maddi zararların giderilebileceği bir tazminat türüdür.

Maddi tazminatın talep edilebilmesi için;

Maddi zararı oluşturacak bir fiilin bulunması, maddi zararı oluşturan fiilin hukuk kurallarına aykırı olması, bireyin malvarlığının zarar görmesi, hukuka aykırı yapılan fiilin, eylemi gerçekleştiren kişinin kusurundan kaynaklanıyor olması, illiyet bağı (sebep sonuç ilişkisinin) uygun olması gerekir.

MANEVİ TAZMİNAT NEDİR?

Manevi tazminat, kişinin uğramış olduğu haksız fiil nedeniyle üzüntü, elem duyması, kişilik haklarının zedelenmesi sonucu belli bir meblağ ödenmesinin talebidir. Türk Borçlar Kanunu'nda düzenlenme altına alınmıştır.

Söz konusu düzenlemeye göre özellikle depremin maddi etkilerinin yanında, manevi olarak iç dünyamızı sarsan, manevi dünyamızdaki zararların giderilmesi, özellikle vefatlar ve yaralanmalar neticesinde ortaya çıkacak zararların bir kısım tazmini talep edilebilir.

MÜTEAHHİTİN TAZMİNAT SORUMLULUĞU NEDİR?

Türk Borçlar Kanunu’nda müteahhit yüklenici, yapılan binadaki daire veya işyeri sahipleri de iş sahibi olarak eser sözleşmesinin taraflarını oluşturmaktadırlar. Müteahhidin hukuki bir sorumluluğundan bahsedebilmek için inşa edilen binanın inşaat malzemelerinin eksik veya standart dışı kullanılması, hatalı veya arsaya uygun olmayan projeye göre inşaatın yapılması, niteliksiz çalışanlara inşaatın yaptırılması, inşaatın genel olarak mevzuata aykırı yapılması yani genel olarak inşa eden müteahhidin bir kusurunun mevcut olması gerekir.

Bu şekilde ayıplı eser yapan müteahhidin yaptığı binanın yıkılması veya hasar görmesi ile ev-işyeri sahibi, müteahhide genel hükümlere göre dava açmakla; sözleşmeden dönerek parasını isteyebilir, bedel indirimi talep edebilir veya ücretsiz onarım isteyebilir.

Yine iş sahibi genel hükümlere göre maddi ve manevi tazminatta ayrıca talep edebilir.

TÜKETİCİ HUKUKU YÖNÜNDEN ÇÜRÜK BİNALAR AYIPLI MAL SAYILIR MI?

Tüketicinin Korunması Kanunu'na göre ayıplı mal; tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır. Kanuna göre satıcı malı ayıpsız olarak sözleşmeye uygun biçimde tüketiciye teslim etmek zorunda olup buna aykırılığın sonuçlarından da sorumludur.

Satılan malın, satıcının bildirdiği nitelikleri taşımamasından değerini veya sözleşme gereğince beklenen faydaları azaltan ya da ortadan kaldıran eksikliklerinin bulunmasına “ayıp” denir.

Satılan maldaki ayıp, açık veya gizli ayıp şeklinde ortaya çıkabilir.

Tüketiciyi Koruma Kanunu çerçevesinde açık ayıplar, ilk bakışta görülen veya basit bir kontrol ile anlaşılabilen ayıplardır. Gizli ayıplar ise, ilk bakışta fark edilemeyen, sonradan yapılacak ayrıntılı inceleme ile anlaşılan ayıplardır. Yani gizli ayıp; satın alınan bir malın kusurunun, sorununun malın satın alındıktan sonra fark edilmesi veya daha sonra zamanla kendiliğinden veya bir dış etmen sonucu ortaya çıkması durumudur. Bu tür ayıplar genellikle malın kullanılmasıyla anlaşılan ayıplardır.

Bu durumda tüketicinin malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda Tüketici Kanuna göre seçimlik hakları şunlardır:

a) Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme,

b) Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme,

c) Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme,

ç) İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme, seçimlik haklarından birini kullanabilir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.

Ayıplı maldan sorumluluk kanunlarda veya taraflar arasındaki sözleşmede daha uzun bir süre belirlenmediği takdirde, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile, malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Ancak ayıp, ağır kusur ya da hile ile gizlenmişse zamanaşımı hükümleri uygulanmaz.

Bu bilgiler ışığında müteahhidin kusurlu davranışları ile çürük olarak yaptığı binaların ayıplı mal ve ifa olarak değerlendirileceği ortadadır. Zira binaların açık ayıpları iç dekorasyon ve döşemeleri gibi ilk bakışta görülebilen ayıplarla ilgili olup, asıl ayıpları ise kullanmakla ortaya çıkan gizli ayıplardır. Bu gizli ayıpları da ticari saiklerle pek tabii olarak daire sahibinden ağır kusur veya hile ile gizlenmekle zamanaşımı hükümlerinin de bu gibi durumlar karşısında uygulanmayacağını düşünmekteyiz.

TAZMİNAT BORÇLUSUNUN HÜKÜM GİYMESİ BORÇ SORUMLULUĞUNU KALDIRIR MI?

Tazminat borçlusu müteahhidin hakkında yürütülen soruşturma kapsamında yapılan yargılama sonucunda hüküm giymesi daire sahibinin hukuki tazminat haklarına zarar vermeyeceği gibi aksine müteahhidin kasıtlı-kusurlu durumu ceza mahkemesi kararı ile sabit olmakla hukuk mahkemesi açısından da önemli bir delil olacaktır.

YILLIK KİRA BEDELİNİ PEŞİN ÖDEYENLER GERİ TALEP EDEBİLİR Mİ?

TBK madde 301: Kiraya veren, kiralananı kararlaştırılan tarihte, sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla yükümlüdür.

Bu hüküm, konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı aleyhine değiştirilemez; diğer kira sözleşmelerinde ise, kiracı aleyhine genel işlem koşulları yoluyla bu hükme aykırı düzenleme yapılamaz.

Kiralananın sonradan ayıplı hâle gelmesinden sorumluluk:

TBK a. genel olarak madde 305: Kiralanan sonradan ayıplı duruma gelirse kiracı, kiraya verenden ayıpların giderilmesini veya kira bedelinden ayıpla orantılı bir indirim yapılmasını ya da zararının giderilmesini isteyebilir. Ancak, zararın giderilmesi istemi diğer seçimlik hakların kullanılmasını önlemez. Önemli ayıp durumunda kiracının sözleşmeyi fesih hakkı saklıdır.

TBK'daki iş bu maddeler gereği yıkılan-ağır hasar gören binada oturan kiracı ayıpla orantılı bedel indirimi, zararlarının giderilmesini talep edebileceği gibi kira sözleşmesini de feshedebilir. Bu kapsamda mal sahibine oturmaksızın kiracı tarafından peşinen yapılan bir ödeme bulunması halinde bu paranın iadesini talep etmek pek tabii ki mümkündür.

DEPREM BÖLGESİNDE KREDİ İLE ALINAN EVLERİN BORCU NASIL ÖDENECEK?

Krediyle satışı yapılan taşınmazlarda DASK zorunluluğu bulunmaktadır. Söz konusu taşınmazların depremde zarar görmesi halinde zorunlu deprem sigortası fonundan o taşınmaz için belirlenen tutar ilgililere ödenecektir.

Ancak DASK evin tam olarak değerini karşılamayabilir. Bu gibi durumlarda ilave olarak yaptırılan konut poliçesi teminatlarından karşılanan ek teminatlar ile taraflara yapılacak tazminat ödemeleri kapsamında bankaya gerekli ödemeler yapılacak böylece vatandaşın kredi borcu ödeme yükümlülüğü doğmayacaktır.