Din istismarı en büyük zararı dine ve Müslümanlara veriyor...

0:00/ 0:00

Din, inançlı insanların en temel değerleri arasında yer alır ve aynı zamanda en büyük zaaflarından birisidir. Din, kaynağı vahye dayanan bireyin ve toplumun mutluluğunu, huzurunu amaçlayan kurallar bütünüdür. Din, insanın varoluşuyla birlikte gelen inanma ihtiyacına cevap veren ve hayata anlam katan ulvi bir yoldur. İslami kural ve kaidelerine göre din akıl eden insanların iyiye, güzele, doğruya ulaşabilmesi için köprü görevi görür.

Din, samimiyet üzerine inşa edilmiştir. Bu yüzden Allah Rasulü (s.a.s.) “Din nasihattir, samimiyettir” buyurmuş, ashab-ı kiram “kime karşı?” diye sorunca, “Allah’a, Kitabı’na, Rasulü’ne, Müslümanların idarecilerine ve bütün Müslümanlara karşı” yanıtını vermiştir.

Din ile samimiyet arasındaki bu bağı kuramayan kişiler ve gruplar, tarih boyunca dini istismar etmekten çekinmemiş, dini sembolik bir sermaye aracı olarak kullanmıştır. İstismar Arapça smr kökünden türemiş “iyi niyeti kötüye kullanmak, suistimal etmek, sömürmek, yararlanmak” anlamını taşır.

Din istismarı kısaca dinin ortaya koyduğu değerler üzerinden güç ve menfaat devşirilmesidir. Din istismarcıları, dini etkili ve manipülatif bir aparat gibi kullanırlar. Dindar görünerek kendilerine siyasi, sosyal, ekonomik çıkar sağlarlar. Bu kişiler gerçekte dinden yoksundurlar. İslam düşünce tarihinde, dini istismar olgusunun sayısız örnekleri vardır. En güncel ve çarpıcı örneği ise 15 Temmuz’da gerçek yüzü ortaya çıkan FETÖ tecrübesidir.

Din istismarının diğer bir türünü de din ve dindarları tehdit ve tehlike olarak takdim etmek suretiyle kin ve nefreti körükleyen bir anlayışta görüyoruz. Biz bunu Türkiye’nin yakın tarihinde yaşanan 28 Şubat darbesi, irtica söylemleri ve cumhuriyet mitingleri gibi hadiselerin dramatik örneklerinden hatırlıyoruz. Nitekim bu iki örnek birbirini besleyen, büyüten yönüyle varlığını korumaya devam ediyor.

Tarih boyunca da hep böyledir. Hz. Peygamberimiz (s.a.s.) geldikten sonra dini istismar eden kesim ilk münafıklar olmuştur. Müslümanların dini duygularını sömüren münafıklar dün olduğu gibi bugün de karşımızdadır. Bakara Suresi’nde, “Onlara ‘Yeryüzünde düzeni bozmayın, fesat çıkarmayın’ denildiğinde, ‘onlar, hayır, biz yalnızca ıslah edenleriz’ derler” buyruluyor.

Din istismarcıları, dinin toplum içindeki saygınlığını, itibarını ve insanların dine dair güvenini zedeleyerek, sağlıklı bir din algısının toplum içinde yerleşmesine engel çıkartarak tefrikaya zemin hazırlar. Kendilerini dini anlamada hakikatin kaynağı kabul ettirmeye çalışırlar. Mehdi ve Mesih gibi sıfatlara bürünerek kendilerini Allah tarafından seçilen yüce bir kişilik olarak takdim ederler. Bu sayede daha çok insan kaynağı devşirip, daha fazla taraftar toplarlar.

Çıkarlarına uygun düşmeyen ayet ve sahih hadisleri reddetmeye, iftiraya, yalana, inkârcılığa başvururlar. Kendilerine bağlılık gösteren, biat eden grupları, kişileri “gerçek Müslümanlar” olarak tanımlayıp bu halkanın dışında kalanları kâfir olmakla suçlarlar. Grup mensubiyetini dokunulmaz, kutsal atfedip aile, millet, vatan ve ümmet bilincinin önüne geçirmek isterler. Bu yapıların varlığı açık ve bariz örnekleriyle insanları ailesine, vatan ve millet gibi değerlerine düşman hale getirirler…

FETÖ tam anlamıyla tasfiye edilmiş değilken aynı potansiyeli taşıyan benzeri yapıların ve kişilerin bugün güç kazandığını görmekteyiz. Bu yapılar her şey gibi dijital imkânları da en üst noktada kullanıyor. Tahrik ve tahrip içerikli beyanatlar, popülist yaklaşımlarla dikkatleri üzerlerine çekiyorlar. FETÖ tecrübesinden hiç ders çıkarmamış kişilerin bu din istismarcılarını FETÖ gibi korumaya çalıştıklarına şahitlik ediyoruz. Ne yazık ki böyle üzücü ve endişe verici bir durumla karşı karşıyayız. 

İslam rahmet dinidir. İslam yalnızca Müslümanlar için değil bütün insanlar, bütün canlılar için adaleti, doğruluğu, vicdanı, merhameti, samimiyeti, dürüstlüğü, sevgiyi, şefkati kapsayan bir olgudur. İslam’ı şiddetle, adaletsizlikle, sahtelikle, samimiyetsizlikle, gericilikle yan yana göstermeye, İslam’ı kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya çalışan din istismarcılarına fırsat vermemek, onlara sahip çıkmamak, meyledip kanmamak her aklı başında Müslümanın asli görevidir…