Şans değil şaheser

0:00/ 0:00

Dün gece Türkiye yüzyılının şampiyonu belli oldu. Galatasaray

Düşünün bu takım geçen sezon 13. oldu. Yeni sezona girerken henüz başkanı belli değildi. Olağanüstü kongreyi, saçma sapan durdurma kararı, kaos ortamı derken geç de olsa başkanını seçti Galatasaray.

Bu kaotik ortamda Ali Koç’un, "2,8 Milyon euro etmezsin" dediği Abdülkerim Bardakçı alınacak ve lige damgasını vuracaktı. 

Başkan seçildikten sonra kollar sıvandı. Bu defa Okan Buruk ile yola çıkıldı. Ancak transferler bir türlü açıklanmıyordu. Aşırı formsuz Seferovic, ikinci baharını bile tamamlamış Gomis ile sezon geçmezdi. 

İcardi, Mertens, Mata, Toreira, Oliviera, Raschica, Dubois gibi isimler takıma geçte olsa monte edildi. Bir önceki sezonu çok iyi geçiren Yunus Akgün de takımın yıldız adaylarından biriydi.

Gelenler şöyle dursun, Emre Akbaba, Emre Kılınç, Taylan Antalyalı, Morutan, Cicaldau gibi isimleri gönderebilmekte büyük maharetti.

İcardi gelene kadar Gomis yükü sırtladı. Ancak diri bir İcardi’nin konsantrasyonunu Galatasaray’da tutmak kolay iş değildi. Okan Hoca pek çok zaman İcardi’nin saha dışı şımarıklarını idare etti. İcradi’de sahada bunun karşılığını golleriyle verdi.

İlk yarıda Başakşehir, Beşiktaş maçlarından sonra gönderilir denilen Okan Buruk, Galatasaray ile tarihin en büyük galibiyet serisini yakaladı.

Bu şampiyonluk bizlere şansın başarı için yetmediğini gösterdi. Çok para harcamanın değil, akıllı harcamanın sonuç aldırdığını ortaya koydu.

Sabırlı olmak iyidir, ancak geç kalınca çok şey kaybedildiğini de hep beraber deneyimledik.

Kadıköy'de Galatasaray’a karşı alınan 3-0’lık mağlubiyetten sonra Jesus gönderilse belki de bugün sarının yanında sevinen renk lacivert olacaktı. 

Göz göre göre bekledi Sayın Başkan Koç. Jesus, "Üşüyorum" dedi duymadı. 

"Brezilya milli takımını istiyorum" dedi, görmedi.

Flamengo ile görüştüğü ortaya çıktı. Umursamadı. 

Okan Hoca, Galatasaray ile şampiyonluk kazandığı için ağladı. Jesus’un bırak ağlamayı, kaybettikleri için üzüldüğüne dahi emin değilim.

Türkiye’yi hafife alan, hakir gören bir adama emanet Fenerbahçe. Sayın Başkan Ali Koç, Jesus’a tahammül ettikçe taraftarın ona tahammülü kalmıyor.

Ali Koç, Fenerbahçe başkan adaylığı döneminde, "Aziz Yıldırım, dört yıldır hiçbir kupa kaldırmadı, başarısız" diyordu. O Fenerbahçe takımı hep şampiyonluk potalarında iddialıydı. Hatta 2016 yılında takım otobüsü kurşunlanmamış olsa belki de şampiyondu.

Fenerbahçe’nin şampiyon olamadığı dokuzuncu sezon. Yani Ali Koç döneminde Fenerbahçe, beş sezondur şampiyon olamamış. Aziz Yıldırım’dan görevi başarısız olması sebebiyle isteyen Sayın Koç, kendisi daha büyük bir başarısızlık ortadayken istifa eder mi? Fenerbahçe’yi seviyorsa tabi ki….