Yılan hikâyesine dönen 4 milyar dolarlık miras davası! Tatlıcıların miras davasında FETÖ’nün işi ne?

“Yok artık” dediğinizi duyar gibi oluyorum.

Şaşıracak bir şey yok. FETÖ, paranın olduğu her yere sinsi ve zehirli bir yılan gibi sızar.

Şimdi anlatacaklarımda belki FETÖ’nün kendisi yok ama izi, kokusu var.

Dünyanın en uzun süren miras davalarından biri Tatlıcı ailesinin miras davası. Neredeyse 15 yıldır devam etmekte.

Başlangıcı, Türkiye’nin en zenginlerinden Mehmet Salih Tatlıcı’nın 22 Şubat 2009 yılındaki vefatına dayanıyor.

Burada ederi 4 milyar doları bulan bir servetten bahsediyoruz. O mirasın çok küçük bir bölümünün Zincirlikuyu’daki o devasa gökdelen olduğunu dikkate alarak anlayın bu servetin büyüklüğünü.

Önce bir ÖZET ile başlayayım. Sonra da yılan hikâyesine dönen bu miras davasında neden FETÖ’nün adının geçtiğini, FETÖ ve emrindeki kripto ilişkiler ağını, uluslararası dava süreçlerini, Türkiye’deki yargı bürokrasisinin nasıl kilitlendiğini tek tek anlatacağım.  

YIL 1966; EVLİ MEHMET TATLICI’NIN 16 YAŞINDAKİ MARİKA İLE YASAK AŞKI

Fırıncılıktan başlayan iş yaşamı boyunca muazzam bir servet edinen ve Forbes dergisi tarafından dünyanın en zengin 27. kişisi olarak adı yayınlanan Mehmet Tatlıcı, Bedriye hanımla evli olduğu dönemde kendisinden 19 yaş küçük olan ve yanında kasiyer olarak çalışan Marika hanımla büyük bir aşk yaşadı. Kendisi o sırada 35, Marika ise 16 yaşında bir kız çocuğuydu. Burgazada’da balıkçılık yaparak geçimlerini sağlayan Evyeniyos ve Katina çiftinin kızıydı Marika. İş insanı Mehmet Salih Tatlıcı’nın yanında çalışmak için başladığında yıl 1966’ydı. Aralarındaki fırtınalı aşk da o tarihte başladı zaten.

Kıbrıs olayları patlak verdiğinde Evyeniyos ve Katina çifti diğer kızları Efimiya’yı da yanlarına alarak Yunanistan’a göç ettiler ve kendi istekleriyle Türk vatandaşlığından çıktılar. Marika Türkiye’de Mehmet Tatlıcı ile kaldı.

ATİNA’DA AĞZINDA GÜMÜŞ KAŞIKLA DOĞAN ERKEK ÇOCUK; UĞUR TATLICI VE MİRAS ŞOKU

İkilinin bu yasak aşkından 1977 yılında Atina’da bir erkek evlatları dünyaya geldi. Adını Uğur koydular.

Mehmet Tatlıcı yaklaşık 15 yıl sonra eşi Bedriye hanımdan ayrılarak Marika hanımla evlendi. 

Mehmet Tatlıcı 2009 tarihinde İstanbul'da öldüğünde diğer mirasçıları öğrendiler ki o 4 milyar dolarlık servetin büyük bölümü Uğur Tatlıcı’ya ve sonradan Nurten adını alan Marika hanıma bırakılmış. Aslında Mehmet Tatlıcı’nın bu aşktan öyle gözü dönmüştü ki daha mirası açıklanmadan evvel, yani henüz yaşarken 1992 yılından itibaren pek çok malvarlığını zaten Marika hanımın üzerine yaptırmıştı.

Tabii mirasın büyük bölümünden mahrum kalan Hacı Bedriye Tatlıcı ve üç çocuğu, Ali, Ahmet ve baba Tatlıcı ile aynı adı taşıyan Mehmet Tatlıcı o tarihten itibaren büyük bir miras davasını başlattılar.

Bu büyük anlaşmazlık ve tartışmalar hem Türkiye hem de ABD mahkemelerinde devam etti.

MARİKA VE UĞUR TATLICI TARİHİ ESER KAÇAKÇILIĞINDAN NASIL CEZA ALDI?

Ama karşılıklı suçlamalar da bu davalara eşlik etti. Mesela Kağıthane’de bir depoda gizli tutulan 261 adet tarihi eser nedeniyle İstanbul 35. Asliye ceza mahkemesi Marika Nurten Tatlıcı ile Uğur Tatlıcı’yı tarihi eser kaçakçılığından 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırdı. Ele geçirilen eserler arasında fermanlar, beratlar, tarihi cephe parçaları ve ahşap mobilyalar vardı. Bu eserlerden 51’i yakalandı ve 20’si müzeye teslim edildi. Ama bu arada kendilerini ve tarihi eserlerin yerini ihbar eden güvenlik görevlilerini çalışanlarına darp ettirdikleri iddiasıyla yapılan şikâyetten de daha sonra sınırdan kaçarken yakalan FETÖ’cü savcı Ekrem Beyaztaş’ın mütalaası (*) ile “azmettirici” olarak nitelendirilip cezadan kurtuldular.

Ancak 2023 yılında tekrar aynı konuyla ilgili olarak yeni bir dava sürecine girildi ve anne-oğulun cezaları ikişer yıl olarak belirlendi. Tabii Türkiye’de olmadıkları için FİRARİ sayıldı.

MALTA VATANDAŞI OLAN UĞUR TATLICI’NIN MİRAS DAVASINA KARŞI TUTTUĞU HUKUKÇULARIN İLGİNÇ PROFİLLERİ

Bu kısmı çok dikkat ve ilgiyle okuyacağınızı biliyorum.

Başlayan hukuk savaşında, klasik bir zengin iş insanı portresinin ötesinde, yargı, aile, kamuoyu ve uluslararası ilişkiler alanlarında çok yönlü bir figür olan Uğur Tatlıcı boş durmayıp kendisine profesyonel HUKUKÇULARDAN BİR KALE oluşturdu. Türkiye’nin, hakkında pek çok yazı yazılan hukukçularıydı bunlar.

Uğur Tatlıcı bu çerçevede 2013-2014 yıllarında, üzerinde tedbir bulunmayan tüm mallarını sattı. Satılan bu malların değerinin kiralarıyla birlikte yaklaşık 1,5 milyar doları bulduğu ileri sürülüyor ve tüm paranın da şu anda yurtdışında olduğu belirtiliyor. Hakkında dava açan üvey kardeş Mehmet Tatlıcı’nın ifadesine göre Uğur Tatlıcı’nın şu anda Türkiye bankalarındaki parası yalnızca 0,07 lira.

Uğur Tatlıcı 2016 yılının Mart ayında da Malta vatandaşlığı aldı.

Şimdi ona akıl veren ve bu miras davasında sırtını yasladığı ünlü hukukçuları biraz tanıyalım. Çünkü hepsi de YARGI-SERMAYE-AKADEMİ üçgeninde önemli bir güç odağının tam merkezinde yer alan isimler. Onları tanıdıkça bir haksızlık temelinde yürüyen miras davasının neden düğüm olduğunu anlamak zorlaşmıyor.

AVUKAT FATİH BİLGÜTAY…

Yüksek profilli davalarda adı çok geçen Bilgütay’ı aşağıda linkini de verdiğim KRT’de yayınlanan haberle (**) hatırlayalım:

“Salih Tatlıcı’nın paylaşılamayan 4 milyar dolarlık terekesine yolsuzluk da karıştı. Uğur ve Nurten Tatlıcı’nın avukatı Mehmet Fatih Bilgütay’ın, tereke malı TAT TOWERS’ın dış cephesinin kiraya verilmesi işinde, hısımlarına kurdurduğu reklam şirketi üzerinden 6 milyon 700 bin TL haksız menfaat edindiği ve böylelikle vekil olarak görev yaptığı terekeyi ve diğer mirasçıları zarara uğrattığı ileri sürüldü. Bahsi geçen reklam işinde reklamı veren GSM Operatörü şirketin genel müdürü olan Kaan Terzioğlu’nun da Avukat Mehmet Fatih Bilgütay’ın yeğeni olduğu ortaya çıktı.”

Bu kadarla geçelim.

PROF. DR. KÖKSAL BAYRAKTAR…

Çok tanınmış bir hukukçu ve avukat. Ceza hukuku uzmanı. Mehmet Haberal, kumar ve bahis baronu olarak tanınan Veysel Şahin ve Osman Kavala gibi çeşidi bol bir portfolyosu olan Köksal Bayraktar’ın Uğur Tatlıcı’nın da avukatı olması şaşırtmıyor doğal olarak. Tatlıcı’nın en büyük kozlarından biri. Pahalı bir avukat.

PROF. DR. İLHAN HELVACI…

Kendisi İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi, Medeni Hukuk profesörü. Türkiye Futbol Federasyonu’nun avukatlığını yaptı ve bir zamanlar FB şike davasında adı çok tartışmalı biçimde geçmişti. Aşağıdaki haberle (***) üstelik:

“TFF Başkan Vekili Lütfi Arıboğan ile Baş Hukuk Müşaviri Prof. Dr. İlhan Helvacı’nın, şike soruşturması sürecinde UEFA Başmüfettişi Pierre Cornu’ya Fenerbahçe’nin yüzde yüz şike yaptığını söylediği iddialarıyla ilgili tam 83 haber Helvacı’nın talebi üzerine İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliğinin 10 Ağustos tarihli kararıyla erişime engellendi. Karar kapsamında Fenerbahçe’nin resmi internet sitesindeki bir içerik de engellendi.”

Köksal Bayraktar ile İlhan Helvacı’nın “akademik” bağlarının olduğu belirtilmekte.

AVUKAT LÜTFİYE ERDEM…

Uğur Tatlıcı’nın Antalya’daki avukatı. Kocası Antalya Serik ilçesinde ticaretle uğraşıyor ama bunun evveli var. Çünkü FETÖ operasyonları sonucu tutuklanarak yargılandı.  Ancak beraat etti. Şu anda Serik Genç İşadamları Derneği üyesi.

PROF. DR. HALİL AKKANAT VE OĞLU TAHA BERKAY AKKANAT…

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Ana Bilim Dalı öğretim üyesi. Eski Türk-Alman Üniversitesi Rektörü ve Türk-Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kurucu Dekanı.
Uğur Tatlıcı’ya baba-oğul hukuk danışmanlığı yapıyorlar.

Onlara ÖZEL BİR BÖLÜM ayıracağım.

Halil Akkanat’ın burada da karşıma çıkması tuhaf diyemeyeceğim çünkü onunla ilgili aşağıda linklerini verdiğim yazılarımı (****) okuyanlar bana hak vereceklerdir.

Kendisi 2010 yılında kurulan Türk-Alman Üniversitesi’nin eski rektörü. Okulun rektörlüğüne getirilişi birçok isimden sonra bin bir türlü entrika sonucunda oldu. Bu sebepsiz değildi. Onunla ilgili ilk yazım 1 Nisan 2021 yılında “Türk-Alman Üniversitesi, FETÖ, YÖK ve ayakta uyuyanlar” başlığını taşıyordu.

“BU OKULU FETÖ’CÜLER ELE GEÇİRMİŞ”

1 Mart 2018 tarihine gidelim:

Vergi Müfettişleri Derneği tarafından 29. Vergi Haftası dolayısıyla Ankara’da “Osmanlı Vergi Sistemi” konulu bir konferans vardır. Konuşmacı ise Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı’dır. Konu nasıl olduysa Türk-Alman Üniversitesi’nin kuruluş tartışmalarına gelmiştir konferansta. İlber Ortaylı’nın orada söyledikleri ise salona bomba gibi düşmüştür:

“Sayın Cumhurbaşkanı’na yanlış bilgi veriliyor. O mektebin gecikme nedeni Merkel’in ilgi göstermemesi değil. Orayı FETÖ’cüler ele geçirmiş. Almanya’da FETÖ’cü çok profesör var

Ortaylı’nın dedikleri boşuna değildir. Bu durum Alman basınına bile yansımıştı. Die Welt gazetesinden Thomas Witzhum 1 Kasım 2016 tarihinde 15 Temmuz 2016 darbesinden sonra 6 öğretim görevlisinin üniversiteden uzaklaştırıldığını yazmıştı.

UĞUR TATLICI’NIN HUKUK DANIŞMANI HALİL AKKANAT’IN İLİŞKİLER AĞI

Halil Akkanat’ın ilişkiler ağı çok geniş ve oğluyla birlikte danışmanlığını yaptığı Uğur Tatlıcı’nın diğer avukatları ve danışmanlarıyla da “tesadüfi” birliktelikleri var.

Misal bu isimlerden biri İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin eski dekanlarından Prof. Dr. Abuzer Kendigelen FETÖ’nün kozmik hukuk bürosu olarak adı geçen ve darbe sonrası hemen kapatılan, sahiplerinin de yurt dışına kaçtığı Yüksel-Karkın-Küçük Hukuk Bürosu’nun danışmanı ve seminerlerinde moderatör olan bir isimdi. Hani, düzmece Halkbank Davası’nın FETÖ tarafından fonlanan New York Bölge Yargıcı Richard Berman’ı davadan çok önce Türkiye’ye getirip sempozyumlarda konuşturan ve ağırlayan Yüksel-Karkın-Küçük Hukuk Bürosu.

Prof. Dr. Abuzer Kendigelen’in döneminde Türk-Alman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Halil Akkanat’ın kızı Elif Beyza Akkanat Öztürk ve damadı Yasir Talha Öztürk, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne asistan olarak girdiler. Aslında açılan sınavları iki defa girmelerine rağmen kazanamadılar ama çözüm bulundu. Karşılaştırmalı Hukuk Anabilim Dalı oluşturuldu ve buraya sokuldu.

UĞUR TATLICI’NIN AVUKATLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ GEÇİŞKENLİĞİ

Prof. Dr. Halil Akkanat’ın bir de eşi var haliyle; Avukat Ayşe Güdücü Akkanat. Onun adını da kamuoyu 25 Kasım 2009 tarihinde Sevilay Yükselir’in (Yılman) yazısından öğrendi. Ayşe Akkanat, Yazar’ın anlattıklarına bakılırsa TFF Hukuk Müşaviri İhsan Helvacı tarafından sözleşmeyle “istihdam” edilmiş ve Federasyonun hukuk işleri ona aktarılmıştı. Sevilay Yükselir, Ayşe Akkanat’ın bu yolla haksız kazanç elde ettiğini belirtmekteydi.

İHSAN HELVACI KİM? Yukarıda açıkladık. Diğer Avukat Köksal Bayraktar gibi o da UĞUR TATLICI’nın avukatları ve hukuk danışmanları.

Devam edelim bu Network’e… Şaşırıp kalıyoruz hakikaten. Kimin nerede nasıl karşısına çıkacağını bilemiyor insan.

Ayşe Güdücü Akkanat İstanbul Üniversitesi’ne geçtikten sonra aynı zamanda Eskrim Federasyonu Başkanı da olan, Türk-Alman Üniversitesi’ndeyken kediye ciğer emanet eder gibi okuldaki FETÖ’yü araştırma komisyonunun başına getirilen Prof. Dr. Murat Atalı tarafından bu federasyona Hukuk Kurulu üyesi olarak da alınmıştı. Murat Atalı FETÖ desteği ile MHP’yi ele geçirmeye çalışan muhalif gruba destek veren bir isimdi. Halil Akkanat’ın yakın ilişki ağı içinde ve mesai arkadaşı.

Sonra işin içine FETÖ’nün MİT tırları yalanlarından oluşan bir hikâye girdi ve Türk Alman Üniversitesi’nin bazı öğretim üyeleri de ilginçtir ki Halil Akkanat döneminde bu yalan organizasyonunun içindeydi.

Halil Akkanat hakkında yazacaklarım bitmez ama onun döneminde URAP -University Ranking by Academic Performance tarafından yapılan sıralamada Türk-Alman Üniversitesi’nin Türkiye’deki 109 üniversite arasında 109. Olduğunu da belirtelim bitsin.

AVUKAT FİKRİ SORAL…

Görünürde bağımsız bir avukat. Ama çok tuhaf ilişkileri ve bağlantıları var. Tatlıcı miras davası kapsamında Malta’daki dava ile ilgili bir makale yayınladı. Üzerine kim vazife kıldı bilinmiyor(!) Amaç Türkiye üzerinde uluslararası baskı uygulamak. Bu makaleyi Prof. Dr. Bülent Çiçekli linkedinde paylaştı. Beğenen yani like atan ilk kişi kim dersiniz? FETÖ’cü firari eski Hâkim Bahattin Aras. X hesabı ise @Drbahattinaras

Yılan hikâyesine dönen 4 milyar dolarlık miras davası! Tatlıcıların miras davasında FETÖ’nün işi ne? - Resim : 1

 

Yılan hikâyesine dönen 4 milyar dolarlık miras davası! Tatlıcıların miras davasında FETÖ’nün işi ne? - Resim : 2

 

Yılan hikâyesine dönen 4 milyar dolarlık miras davası! Tatlıcıların miras davasında FETÖ’nün işi ne? - Resim : 3

Bu network içinde başka isimler de var. Örnek Hasan Koran. Beğeni atanlardan biri. 1993 Polis Akademisi mezunu, NATO’da da çalışmış. Prof. Bülent Çiçekli’nin paylaşımını beğenenlerden birisi. Ayrıca FETÖ’cü Profesör İbrahim Öztürk’ün paylaşımlarını da beğeniyor.

Yılan hikâyesine dönen 4 milyar dolarlık miras davası! Tatlıcıların miras davasında FETÖ’nün işi ne? - Resim : 4

Fikri Soral dediğimiz gibi davanın avukatı değil ama nasıl oluyorsa davanın belgelerine ulaşıp makaleler yayınlayabiliyor. Daha öncesinde ne tesadüf ki “bağımsız” avukat olduğunu beyan etmesine rağmen Uğur Tatlıcı’nın diğer avukatı Fatih Bilgütay’ın hukuk bürosunda çalıştığı bilgisi vardı linkedin hesabında ama onu sonra sildi. Şöyle ilginç bir durum daha var. Fikri Soral’ın bu durumunu öğrenmek Türkiye'de yaşayanlar için imkansız çünkü Fatih Bilgütay'ın internet sitesine Türkiye'den giriş yapılamıyor. 

UĞUR TATLICI’NIN FETÖ’CÜLÜK ÜZERİNDEN MİRASÇI ÜVEY KARDEŞİNE YÖNELİK YANSITMA MEKANİZMASI

Bu kadar FETÖ’ye denk gelen Uğur Tatlıcı, tüm bunlardan sonra ilginç bir şey yapmış. Kendisine miras davası açan üvey kardeşi Mehmet Tatlıcı’nın belirttiğine göre bir internet sitesi kurdurmuş. Ve bu internet sitesinde de Mehmet Tatlıcı’yı FETÖ’cü olmakla suçlamış. Bunun üzerine Mehmet Tatlıcı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak bu internet sitesini ve arkasında olduğunu ifade ettiği üvey kardeşi Uğur Tatlıcı’yı şikâyet etmiş. Savcılık da Mehmet Tatlıcı hakkında “FETÖ üyeliği ne dair delil bulunmadığı” için takipsizlik kararı vermiş. Şaka gibi. Acaba buna yansıtma mekanizması mı demek gerekir bilemedim. Ama savcılık bu iftira hakkında bir işlem yapmamış tabii.

ABD MAHKEMELERİNDE KAZANILAN 740 MİLYON DOLAR

Mehmet Tatlıcı, Uğur Tatlıcı aleyhine, bazı internet sitelerinde kendisiyle ilgili yalan haberlerle ticari itibarını zedelediği, oradaki çeşitli yayınlarla karalayıcı yayınlar yaptırdığı, aleyhinde yaptırılan bu haberler nedeniyle de bir Romanya şirketiyle sonuçlanmak üzere olan iş anlaşmasının bozulduğunu ve maddi manevi zarara uğradığını belirterek 2018 yılında ABD’nin Florida eyaletinde dava açtı. Mehmet Tatlıcı davada üvey kardeşi ve üvey annesinin ABD’de sahip olduğu varlıkların davalık mirastan kaynaklandığını ve annesinin, Türkiye’deki boşanmadan kaynaklı nafaka ve tazminat alacaklısı olduğunu, bu alacağı da kendisine devrettiğini savunarak 740 milyon dolarlık (güncel kurla 30 milyar TL) tazminat davası açtı. ABD basınına da Florida'nın en büyük davalarından biri olduğu gerekçesiyle yansıyan dava 8 Ocak 2020 tarihinde karara bağlandı. Florida 15. Adli Daire Mahkemesi (Palm Beach County), Uğur Tatlıcı'nın Mehmet Tatlıcı'ya gelir kaybı nedeniyle 251 milyon dolar, iş fırsatı kaybı nedeniyle 68 milyon dolar, hakaret ve üzüntü nedeniyle ise 421 milyon dolar olmak üzere toplamda 740 milyon dolar ödemesine hükmetti.

Uğur’un avukatları, kararın haksız olduğunu iddia ederek itiraz sürecini başlattı.

TOP TÜRK YARGISINDA; TENFİZ DAVASI NEDEN ÖNEMLİ?

Mehmet Tatlıcı şimdi Türk mahkemelerinde TANIMA ve TENFİZ davaları açmış durumda. Yabancı ülke mahkemelerince verilen kararların, Türkiye’de geçerliğini sağlamak için açılması gereken davalara deniyor tanıma tenfiz davası. Tanıma bilindiği üzere yurt dışında herhangi bir mahkeme tarafından verilen karar sonucunda kazanılan yeni hukuki statünün Türkiye’de tanınmasını ifade eder. Ama asıl önemli olan TENFİZ DAVASININ SONUCU ise yurt dışında herhangi bir mahkeme tarafından verilen karar sonucunda icrası gereken bir hak söz konusu olduğunda devreye girer. Bu durumda ödemek zorunda olduğu 740 milyon liranın karşılığı olarak Uğur Tatlıcı’nın tüm malvarlığını kaybetmesi söz konusu olabilir. Zaten dava sonucunda bu malvarlıklarının bir kısmına tedbir konulunca Uğur Tatlıcı itiraz etmiş ve hukuki bir süreç başlatmıştı.

TÜRK YARGISI’NA VE ADALET BÜROKRASİSİNE DÜŞEN GÖREV

Sonuçta bu miras davasının hatırlattığı bir şey var.

Ölen baba Mehmet Tatlıcı’nın çocukları arasında yaptığı ayrım. Geriye korkunç bir kaos bırakarak giden ve aslında büyük bir servetin bu nedenle yurtdışına götürülmesinin yolunu açan Mehmet Tatlıcı, diğer oğullarının ülkelerine ekonomik katkı sağlayacak girişimlerde bulunmalarının da bir anlamda önünü kesmiş oldu.

Burada Türk mahkemelerine düşen görev bu davanın bir an önce sonuçlandırılması ve ortadaki bariz haksızlığın giderilerek taraflara eşit dağılımı konusunda bir karar verebilmesi. Bu çok zor değil. Yargı bürokrasisinin artık yukarıda da anlattığım güçlü hukuk ve avukatlık network’ünün etkisinden kurtulmasına ihtiyaç var.

(*) https://www.hurriyet.com.tr/gundem/fetoden-tutuklanan-erzururm-cumhuriyet-savcisi-ekrem-beyaztasin-ifadesi-40218177

(**) https://www.krttv.com.tr/tatlici-terekesindeki-tat-towerstaki-reklam-vurgununda-son-sozu-istinaf-soyleyecek

(***) https://www.freewebturkey.com/index.php/categories/newsberg/haberler/3-temmuz-sike-sorusturmasiyla-ilgili-haberlere-erisim-engeli-fenerbahce-de-erisime-engellendi

(****)

https://www.turkiyegazetesi.com.tr/kose-yazilari/fuat-ugur/turk-alman-universitesi-feto-yok-ve-ayakta-uyuyanlar-618270

 https://www.turkiyegazetesi.com.tr/kose-yazilari/fuat-ugur/yok-gozleri-tamamen-kapali-618493