Türkiye İttifakı

Çok zor zamanlardan geçiyoruz. Etkisini hâlâ daha tam olarak kavrayamadığımız günlerdeyiz. Geçen her gün ölümün, acının ne kadar büyük olduğunu daha iyi anlayacağız. Belki geriye dönüp baktığımızda “Bu felaketten nasıl çıktık” diyeceğiz. 

Seçimlere yaklaştığımız günlerde ülkemiz neredeyse millet ve Cumhur İttifakı olarak ikiye bölünmüştü. Şimdi baktığımızda ise hepsinin ne kadar anlamsız olduğunu, birlikte Türkiye ittifakıyla nasıl güçlü olduğumuzu görüyoruz. 

Bizim sosyolojimizde derde, tasaya, belaya pes etmek yok. Evelallah her darlığın sonu ferahlık deyip elbirliğiyle kötü günleri atlıyoruz. Zor günlerin sınavını iyi veriyoruz. Peki ya iyi günlerimizde bu sınavları iyi verseydik? 

Örneğin; 2019 yılında ve yine 2020 yılında Prof. Dr. Naci Görür, depremin olacağı illere kadar söylüyor. Muhakkak ki Naci Hoca gibi nice hocalarımız da benzer bilgiler aktarmıştır. Bu nitelikte hocalarımız olduğuna da şüphem yok. Peki ama hocalarımız bu nitelikteyken bir doğal afet bizlere nasıl bu kadar büyük zarar verebilir? 

Son 20 yılda ülke olarak ihraç ettiğimiz en önemli alanlardan biri inşaat. Üretim yerine inşaat sektörüne yoğunlaştığımıza dair kesin bir durum tespiti yapabiliriz. Hatta bazı inşaat şirketlerimiz artık dünya çapında projelerde isimlerini duyuruyorlar. Son olarak Barcelona Stadı’nın yenilenmesi Limak Grubu’na verildi. İnşaat sektörü için gerçekten çok büyük bir başarı.

Anormal olan ise inşaat sektöründe bu kadar geliştiğimiz, dünya çapında projelerde olduğumuz halde ağır bir depremde bu kadar can kaybı verecek binalarımızın olması. Bakın eski bina yeni bina ayrımı yok. Yıkım neredeyse her binada var.

Yani felaket olduktan sonra gösterdiğimiz hassasiyeti, felaket öncesinde göstermiyoruz. Bedelini 99’da ağır ödedik ama öğrenmiyoruz. Ders çıkarmıyoruz. Deprem sonrası kurduğumuz ittifakı deprem öncesi insan hayatı üzerine kurabilseydik, bugün yine deprem olacaktı evet ama yıkım bu denli büyük olmayacaktı. 

Ülkece zor bir dönemden geçerken yardımların lokomotif şehri İstanbul oldu. Zor sınavlar peş peşe gelirmiş, öyle de oldu. Depremin olduğu gün İstanbul’da da yoğun bir kar yağışı vardı. Neyse ki İstanbul’da bu yoğun kar yağışına rağmen ara sokaklarda dahi buzlanma, yol kapanması olmadı. Bu yardımların rahatça gönderilmesi için çok büyük bir sınavdı. Bu sınavdan alnının akıyla çıkan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu da tebrik etmek gerek.