Ukrayna'da mahsur kalan Türk sahipli gemilerden birinin hikâyesi

Bir hafta önceki yazımda  “Ukrayna’da esir kalan 12 ticaret gemimiz ve personelini unutmayalım!” alt başlığı ile Ukrayna'nın Batı Karadeniz limanlarında yaklaşık yedi ayı aşkın süredir alıkonan Türk bayraklı ve Türk bağlantılı 12 gemimizi ve denizcilerimizi hatırlatmıştım.

Aynı yazıda Türk armatörlerin 22 Eylül 2002’de Ukrayna'nın Batı Karadeniz limanlarında yaklaşık yedi ayı aşkın süredir alıkonan 12 geminin ve denizcilerin derhal serbest bırakılmasına dair uluslararası bir çağrı yaptıklarını ve armatörlerin Ukrayna limanlarında alıkonan bu gemi ve denizcilerin serbest bırakılması konusunda kayda değer bir ilerleme sağlanamadığını söylediklerini de yazmıştım.

Ben de son gelişmeler çerçevesinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilgili makamlarının bu gemilerin ve personelinin Türkiye’ye getirilmesi için Ukrayna ve Rusya nezdinde gerekli girişimleri daha kuvvetli ve kararlı bir şekilde yapacaklarına inandığımı da belirtmiştim.

Halihazırda mahsur kalan bu gemilerin isimleri de şöyledir; Kurtoğlu-3, Cengiz Bey, Mallard-S, Tuzla, Orion S, Venus, Rhine River, Hacı Emine Ana, Alfa Orionis, Zeybek, Skymoon-1, Ferahnaz.

Geçen haftaki yazımdan sonra, bana Trimorya Denizcilik işletmesi tarafından iletilen ve anlatılan bilgileri konunun vahametine ilişkin somut bir örnek olması bakımından sizinle paylaşmak istiyorum.

Trimorya Denizcilik işletmesi filosunda yer alan, Türk sahipli, her biri yaklaşık 3000 DWT kapasitesindeki iki adet kuru yük gemisi, 24 Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı başladığında maalesef Ukrayna limanında bulunmaktaymış.

LİMAN AĞZINI KASITLI BİR ŞEKİLDE KAPATMIŞ

Rus saldırılarının başlaması sonrası tüm Ukrayna limanları Ukrayna Silahlı Kuvvetleri kararıyla giriş çıkışa kapatılınca orada mahsur kalmışlar ve bugüne dek kurtarılamamışlar.

Bu gemilerden Sormovskiy 121 gemisi (IMO 8133578) Chornomorsk Limanı'nda mahsur kaldığında 2000 mts çuvallı plastik hammaddesini Gürcistan’a götürmek üzere yüklemiş olarak limanda hazır vaziyetteymiş.

Ancak Ukrayna Silahlı Kuvvetleri'nin limanları kapatma kararı almasının hemen sonrasında Ukrayna Ordusu limana giriş çıkışları engellemek üzere liman ağzında iki adet yük gemisini (yük barcı) batırmış ve böylelikle liman ağzını kasıtlı şekilde kapatmış.

Böylece liman içindeki tüm gemilerin limandan çıkışı önlenmiş.

GÖRÜŞMELERDEN SONUÇ ALINAMAMIŞ

Diğer gemi olan Alfa Orionis gemisi (IMO 8228036) ise Rus saldırısı olduğu esnada bakım için tersanede bulunduğu Kherson’da imiş. Gemi bu esnada tersanede tüm bakım ve onarımlarını tamamlamış vaziyette tersaneden çıkış için yenilenen evraklarını beklerken Rusların bölgeye saldırısı başlamış.

Her iki Türk sahipli gemide de tam donanımlı Azeri Türkü ve Ukraynalı personel görev yapmaktaymış. Tersanede savaşın başladığı günden sonra hiçbir çalışma ya da mesai olmamış. Şehir içindeki şiddetli çatışmalar ve zorlaşan erzak temini neticesinde aylar geçtikçe gemi personeli ve gemi sahibi şirketin gemilerini limandan çıkarma umutları tükenmiş.

Bunun üzerine personel eksiltme yolunu seçen firma Ağustos 2022’de imzalanan Tahıl Koridoru Anlaşması’na kadar gemi personelini en aza indirmiş. Gemilerin sahibi olan Trimorya Denizciliğin tüm girişimlerine rağmen, Mayıs ayında KOSDER (Koster Armatörleri ve İşletmecileri Derneği) aracılığı ile ilgili Türk makamları ile yapılan görüşme de dahil olmak üzere bir sonuç alınamamış.

TAHIL KORİDORU, SORMOVSKİY 121'İ KURTARMIŞ

Ancak tam umutların tükendiği anda Tahıl Koridoru Mutabakat Muhtırasının yürürlüğe girmesi ile birlikte açılan Tahıl Koridoru bu gemilerden Sormovskiy 121’in kurtulmasına neden olmuş.

Tahıl Koridoru Anlaşması’ndan önce gemi kiracısıyla yapılan uzlaşmaya istinaden Sormovskiy 121 gemisinde bulunan yük boşaltılmış, Tahıl Koridorunun açılması ile birlikte buğday yüklenmiş ve Sormovskiy 121 Chornomorsk Limanı’ndan buğday yükü nedeniyle ayrılan gemilerden bir tanesi olmayı başararak Tekirdağ’a hareket etmiş.

Firmalar ve gemicilerimiz, devletimiz kurumlarının mutlaka tüm diplomatik yolları deneyerek gemilerimizi kurtarmaya çalıştığına inanıyorlar ama şimdiye dek gösterilen çabaların somut sonuçlar doğuramamasına üzülüyorlar.

Kherson’da tersanede bulunan Alfa Orionis gemisinde ise personel azaltılması sonrasında gemi emniyetinin sağlanması amacıyla yalnızca Azeri Türkü Kaptan ve Çarkçıbaşı bırakılmış.

Ancak bu esnada Kherson Rus kontrolüne girmiş. Ağustos ayında gemiye gelen Rus askerleri artık gemide kalamayacaklarını ve onlar için tahsis edilen eve gitmeleri gerektiğini tebliğ etmiş.

PLANI RUSLAR İPTAL ETMİŞ

Bu personelin haftada ancak iki kere ikişer saat olmak üzere gemiye gelip kontrol etmelerine izin verilmiş.

Eylül ayı başında sevindirici bir haber olarak sorumlu Rus subayı kaptana 1 hafta içinde limandan kalkış yapabileceklerini ve bunun için ihtiyaç duyulan malzemelerin listesini istemiş.

Plana göre gemi kalkıştan sonra bir savaş gemisi rehberliğinde Karadeniz’e dek çıkartılacakmış. Fakat, hazırlıklara başlanmasının ardından gelişen kuvvetli Ukrayna saldırıları bu planın Ruslar tarafından iptal edilmesine sebep olmuş.

Eylül ayının sonunda ise Rus askerleri Kherson’un tahliye edildiğini, kaptan ve çarkçıbaşından Kırım üzerinden otobüslerle bölgeyi tümüyle terk etmelerini dikte etmiş. Bölgede iki gün içerisinde gerçekleşen bu cebri tahliye sonrasında söz konusu gemi personelsiz, terk edilmiş vaziyette bölgede bırakılmış.

ALFA ORİONİS DE YAĞMAYA UĞRAMIŞ

Bölgeden alınan bilgiye göre 3 Kasım 2022’de gemi tersaneden römorkörle çıkartılarak nehrin doğu kıyısına, başka bir geminin üstüne yanaştırılmış.

Ukrayna’da özellikle nehre çekilen ve personelden arındırılan birçok gemide olduğu gibi, Alfa Orionis de bir kez yağmaya uğramış, gemiden bazı eşyalar çalınmış. Çalınan parçalar arasında köprü üstünden alınmış olan VHF telsiz cihazı imiş. Bununla birlikte gemiden tam olarak neler alındığı bilinmiyor. Çünkü sadece 2 kişi kalan mürettebat ile 2 saatlik gemide bulunma izin süresince sağlıklı bir tespit yapılması doğal olarak mümkün değildir.

Trimorya Denizcilik şirketine göre olumlu bir gelişme yaşandığı takdirde;

- Gemimiz makine ve güverte olarak 1-2 gün zarfında seyre hazır hale getirilebilir.

- Geminin klas sertifikası yoktur. En yakın tersaneye giderek klasın tekrar kontrolunun ardında tekrar yük taşır hale gelebilecektir.

- Personelin çoğunluğunun Ukraynalı olarak donatılması kolaylıkla mümkündür. Halihazırda Kherson civarından gemiyi tanıyan daha önce çalışmış personelimiz vardır.

Bu anlattıklarım Ukrayna’da mahsur kalan 12 gemiden birinin hikâyesidir. Diğer gemilerin de durumu üç aşağı beş yukarı aynıdır. Sigortaların zararı karşılaması da sigorta kontratları çerçevesinde pek mümkün görülmemektedir. Özellikle karşılıklı bir savaş ilanının olmaması sigorta şirketlerinin zararları karşılamasına engel oluşturduğu söylenmektedir. Gemi sahipleri bunun mücadelesini yapmaktadırlar.

Türkiye bu gün Rusya ve Ukrayna’yı gerek Tahıl Koridoru Anlaşması'nın imzalanması ve gerekse anlaşmanın geçtiğimiz günlerde Rusya tarafından askıya alınması kararı üzerine tekrar Tahıl Koridoru Anlaşması'nın yürürlüğe girmesi aşamalarında aynı masa etrafında toplayabilen tek devlet olduğunu açıkça göstermiştir.

Güçlü devlet olmak, caydırıcı askeri güce sahip olmayı gerektirdiği gibi, diplomatik güce de, pazarlık kabiliyetine de sahip olmak anlamına gelmektedir. Ülkemiz İkinci Dünya Savaşı’nda başarı ile yürüttüğü son derece zor denge ve tarafsızlık politikasını bugün de Ukrayna ve Rusya arasında yürütmüş ve bunu hayranlık uyandıran bir diplomasi ürünü olan Tahıl Koridoru ile taçlandırmıştır.

Bu durum Türkiye’nin hem Rusya hem de Ukrayna tarafından en güvenilir ve saygı duyulan devlet olduğunu göstermektedir.

Türkiye gerçekten artık “küresel oyun bozucu, bölgesel (ve hatta bazı konularda küresel) oyun kurucu bir güçtür.

İşte bu güçteki Türkiye’nin, Rusya ve Ukrayna ile üst düzey girişimlerde bulunarak yaklaşık sekiz ayı aşkın süredir mahsur kalan Türk bayraklı ya da Türk bağlantılı gemilerimizi (ve 2 adet A-400M askeri nakliye uçağımızı) bir an önce kurtarmasının her bakımdan önemli olduğunu düşünüyorum.

Bunun ise Türk diplomasisinin eriştiği seviye bakımından artık çok da zor olmayacağı kanaatindeyim.