Polis silahını vestiyere mi assın?

Son zamanlarda olaya müdahaleye giden polislerin orantısız güç kullanmakla suçlandığı ya tutuklandığı ya da hakkında işlem yapıldığı haberleri düşüyor gündeme… Peki polis ne zaman silahını kullanabilir? Polis gerçekten orantısız güç mü kullanıyor yoksa görevini mi yapıyor? Bu sorunun yanıtı tüm çerçeveleri ile çizilmezse polislerin görevini yaparken motivasyon eksikliği yaşaması kaçınılmaz… Polisler bu durumdan çok rahatsız…

Polisin görev yetkisi Anayasa ile belirlenmiştir. “Polis; hakkında tutuklama, gözaltına alma, zorla getirme kararı veya yakalama emri verilmiş olan kişilerin ya da suçüstü halinde şüphelinin yakalanmasını sağlamak amacıyla silah kullanmaya yetkilidir.”

Son dönemde polislerin odağında olduğu birçok olay haber olmaya, tartışılmaya başlandı. Dikkatimi çekti. Neden bu haberlerin sayısı arttı? Hiçbir kolluk kuvveti yasaların belirlediği görev tanımlarının dışına çıkmamalıdır. Orantısız güç ve şiddete karşıyız. Ancak polislere karşı tam tersi yaşandığında ne yapacaklar?

Gelin polisleri görevini mi yaptı, zor mu kullandı sorusuyla karşı karşıya bırakan bazı olaylara birlikte bakalım…  

- İstanbul Fatih'te görev yaptığı birime giden polis memuru ile sahilde pitbull cinsi köpeği gezdiren üç kişi arasındaki tartışma kavgaya dönüştü. Polisin açtığı ateşte yaralanan kişi hastaneye hayatını kaybetti.

- Küçükçekmece'de hakkında hapis cezası bulunan F.A.'yı, gözaltına aldıkları sırada direndiği için bacağından vuran polis memuru gözaltına alındı. Şahsın yapılan incelemesinde hakkında çeşitli suçlardan kesinleşmiş 21 yıl hapis cezası olduğu tespit edildi.

Bir başka tartışma da Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde yaşandı. "Narko Alan" uygulama noktasında durumundan şüphelenilerek durdurulan E.E.’nin yapılan kaba üst aramasında, pantolonunun arka cebinde bıçak olduğu anlaşıldığı, bıçağın ele geçirilmeye çalışıldığı sırada, E.E.’nin kolluk görevlilerine saldırgan tavırlar göstererek mukavemette bulunduğu öne sürüldü.

Ortaya çıkan kamera kayıtları ise iddiaların tam tersini gösteriyordu. Etrafı polislerle sarılı olan şahıs polislerin, “Sen kime güveniyorsun” cümlesine karşılık sadece “Allah’a güveniyorum” sözleri çıkıyordu şahsın ağzından. İşte o orantısız güç burada devreye girdi ve polislerden biri şahsın yüzüne yumruk attı. İşte bu tamamen giydiği üniformanın kendisine bir ayrıcalık, bir suni güç verdiğini sanan bir polisin yaptığı çok büyük bir hata idi. Ancak bu hatanın cezası da Diyarbakır Valiliği tarafından anında kesildi. O polisler açığa alındı.  

Enteresan bir olay da Sakarya’da yaşandı. Yılbaşı gecesi direksiyonda alkollü yakalanan oğlunun ehliyetinin alınmasına sinirlenen baba T.K., görevini yapan polislere tehditler savurduktan sonra, "Adam PKK'ya özeniyor bazen" diye bağırmaya başladı. Ama polisler sabırlıydı. Hakaret eden babanın tahriklerine kapılmadılar. Buz gibi durarak üniformasının gereğini yerine getirerek yetkili birimi çağırıp yasal işlemini yaptı. Olması gereken de buydu. Hem Diyarbakır Valiliği'ni hem de Sakarya polisini kutluyorum.

Bunlar dikkatimi çeken haberlerden bazıları. Polisler gerçekten maksadını aşan eylemlerde bulunduysa yargıda gereken cezayı alacaklardır. Ancak pitbulla saldıran, 21 yıl hapis cezasıyla aranan şahsın, polislere hakaret edenlerin durumuna da dikkat çekmek istiyorum.

Ya karşısına bir terörist çıkarsa?

Bu yaşananlar polislerin olaylara müdahalesinde kaygıya yol açacaktır. Yarın bir teröristle karşılaştıklarında bu olaylar akıllarına gelirse acaba nasıl davranacaklar? Bazen bir tereddüt canlarından olmasına neden olabilir? O zaman da “silahı çektiysen niye vurmadın” diyerek bunu tartışacağız.

Türkiye’yi yaklaşan seçimler öncesinde karıştırmak isteyen birçok etken olacaktır. Terör örgütleri de hareketli. Polislere büyük görev düşüyor. Ama bu her an açığa mı alınırım yoksa tutuklanıyor mıyım korkusuyla polis görevini ne kadar sağlıklı yürütecek. Konuştuğum polis arkadaşlarım bu tartışmalardan çok rahatsız.