Kemal Kılıçdaroğlu'nun gizlemeye çalıştığı seçim vaatleri!

0:00/ 0:00

Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’yi yönetmeye talip olduğu için geleceğe dönük kimi vaatlerde bulunması son derece doğaldı. Millî gelirin artırılmasından, fiyatların düşürülmesine, tarımla ilgili konulardan, Merkez Bankası’nın nasıl yönetileceğine kadar pek çok vaadi vardı. Hepsi olasıydı.

Bunların dışında Kılıçdaroğlu’nun seçim sathı mailine girmeden önce yüksek perdeden dillendirdiği ama şimdilerde hem kendisinin hem de ittifak ortaklarının hiç ağzına almadığı, ancak seçmeni derinden etkileyecek bazı vaatler var.

“YEREL YÖNETİMLERDE ÖZERKLİK ŞARTINI YERİNE GETİRMEK"

Kılıçdaroğlu “yerel yönetimde özerklik şartı”nı, ilk kez CHP Genel Başkanı olduktan sonra, 2011 yılında memleketi Tunceli’de düzenlediği mitingde dile getirdi. Türkiye’nin, 1992’de Avrupa Yerel Yönetimler şartına koyduğu tüm çekinceleri kaldıracaklarını söyledi. Aynı tarihlerde, şimdiki HDP’nin izdüşümü olan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ise yerel yönetimler yerine, bölünmenin ilk adımı olan “Demokratik Özerklik” taleplerini ifade ediyordu. Kemal Bey, 2014 yılındaki CHP Kurultayı’nda “Yerel yönetimler özerklik şartını mutlaka getireceğiz” diye adeta haykırıyordu. (Her iki konuşmanın görüntülerine internetten ulaşabilirsiniz.)

Peki şimdiki konuşmalarında hiç Kılıçdaroğlu’ndan bunu duyan var mı? Hayır. Peki neden? Çünkü bu millet, Avrupa’nın dayattığı yerel yönetimlerde özerklik şartının, daha sonra başka taleplerle şekillenip, Türkiye’yi bölünmeye götürecek sürecin başlangıcı olacağını biliyor. Milletin oyuna talip bir liderin, bu hassas konuları seçime çeyrek kala tekrar anlatması yarar sağlar mı?

“KAYYUM ATAMALARINA SON VERİLECEK"

Kılıçdaroğlu’nun başka bir vaadi belediyelerde kayyum atamalarına son vermek. Kayyum atamalarının hangi şartlarda yapıldığını, kimi yerlerde belediye imkânlarının PKK’ya sunulması nedeniyle bu yönteme başvurulmak zorunda kalındığını herkes biliyor. Milliyetçi-muhafazakâr kesimden oy alma peşindeki Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı’nın seçim programına da giren “kayyum” meselesini ağzına bile almıyor. Çünkü Kemal Bey, seçim sath-ı mailine yerel yönetimde özerklik şartı vaadini de kayyum vaadini de unutturmak, saklamak istiyor. HDP nasıl olsa bu konudaki mesajlarını aldı ve Sırrı Sakık’ın deyimiyle, “Kapalı kapılar ardında” bunların çok daha fazlası konuşuldu. Öyleyse bu ülkenin milliyetçi-muhafazakâr oylarını ürkütmenin bir alemi yok!

“CİNSEL YÖNELİM DEZAVANTAJ OLMAKTAN ÇIKARILACAK"

Kılıçdaroğlu, 3 Şubat 2022’de LGBT’yi genel bir ifadenin içine gizleyerek, “Etnik köken, inanç, engellilik, cinsel yönelim, yasayla dezavantaj olmaktan çıkarılacak” dedi. Zaten mevcut yasalar, etnik köken, inanç ve engelliliğin bir dezavantaj olmasına izin vermiyor. Belli ki  “cinsel yönelim”i vurgulamak için bu üç unsur dolgu malzemesi olarak kullanılmış. Peki cinsel yönelim ile ilgili nasıl bir yasa çıkarılacak? Eşcinsel evliliklere izin verilecek mi? Bu soruların cevabı yok. Ama eşcinsel evliliğe izin verilmeyeceği ile ilgili bir söylem de yok.

Kılıçdaroğlu, şimdilerde bu vaadini de hiç gündeme getirmiyor. Nedeni açık; başta İttifak ortağı beş partinin tabanı olmak üzere, bu vaat kendisine oy kaybettirir. Nasıl olsa LGBTİ’liler mesajı almıştır. Artık, muhafazakâr mütedeyyinleri ürkütmeye gerek var mı?

“KHK MAĞDURU FETÖ’CÜLER AFFEDİLECEK"

15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından çıkarılan kanun hükmünde kararname ile işlerine son verilen FETÖ’cülere itibarlarını iade ederek, görevlerine çağırmak da Kılıçdaroğlu’nun seçim vaatleri arasındaydı.

Kılıçdaroğlu önce, “Yargılanıp beraat eden KHK’lıları görevine iade edeceğim” dedi. Daha sonra, “Bütün KHK’lıları affedeceğiz” diyerek sınırlamayı kaldırdı. 15 Temmuz için, “Kontrollü darbe, tiyatro” diyen Kılıçdaroğlu, seçimlere bir ay kala artık bu vaatlerini de seçmenden gizlemeye çalışıyor ve bu konuda hiç konuşmuyor. Sebebi aynı. 15 Temmuz’da sokaklara dökülerek demokrasiyi savunan, 252 şehit veren milyonlarca seçmene, “Ben buyum bana oy vermeyin” demek pek akıllıca olmaz. 

“FETÖ’NÜN VE PKK'NIN DESTEĞİNDEN RAHATSIZLAR MI?”

Terör örgütleri PKK ve FETÖ’nün üst düzey yöneticileri, Cumhur İttifakı ve Erdoğan’a karşı, Millet İttifakı ve Kılıçdaroğlu’nun desteklenmesi için her gün yeni bir açıklama yapıyor. Kandil’den, Pensilvanya’dan gelen destek açıklamaları, ne Kılıçdaroğlu’nu ne Akşener’i ne de İttifak'ın diğer partilerini rahatsız etmiyor olmalı ki hiçbiri çıkıp da, “Terör örgütlerinin desteğine ihtiyacımız yok” diyemiyor.

Erdoğan iktidarına son vermek için umudunu HDP’nin sayısal desteğine bağlamış görünen Millet İttifakı paydaşları, HDP’lilerin açıktan tehditlerini de görmezden geliyor. Yavuz Ağıralioğlu, Mehmet Ali Çelebi gibi isimler sırf bu nedenlerle gemiyi terk ediyor.

HDP’liler seçim sonrasını işaret ederek, “Öcalan özgürlüğüne kavuşacak” iddiasında bulunuyor. Bu bile Millet İttifakı’ndan bir tepkiyle karşılaşmıyor. “Öcalan’a özgürlük” sloganlarının altında Millet İttifakı’nın söylemleri eriyor ve geriye pek bir şey kalmıyor.

Kılıçdaroğlu çıkıp da ağız dolusu; “FETÖ ve PKK ile mücadele aynı kararlılıkla kaldığı yerden devam edecek. Hatta biz daha çok mücadele edeceğiz” demedikçe, sadece “Kırmızı çizgimiz vatan ve bayrak” söylemi, altı doldurulmamış bir söylem olarak kalacaktır.